28 Ekim 2014 Salı

Frambuazlı Puf Kek


Birazdan minişler tiyatrosuna davetliyim, elimde iki kişilik davetiye var. Bizim evde işler belgelerle yürüyor :) Davetiyenin arkasına kocaman yazmışlar; Davet Kartsız Girilmez! diye... Evet evet kocaman bir ünlem de var sonunda. Ben salona erken gelmiş olmalıyım ki henüz dekorlar kuruluyor. Madem vakit var hemen bloguma kaçayım, şu nefis kekin tarifini artık yazayım dedim. Ben frambuazlı yaptım ama her türlü kombinasyona açık bir kek bu. Vişneli, elmalı, frambuaz-çikolatalı denedim. Hepsi harika oldu. Tarif instagramın tatlı ve marifetli hesabı "Smilenaworld" den. Bu keki bence muffin kağıtlarında pişirmeyin, bütün olarak güzel. 

Malzemeler:
3 yumurta
3 türk kahvesi fincanı toz şeker
1 türk kahvesi fincanı sıvıyağ
3 türk kahvesi fincanı un
1 pkt kabartma tozu
Dilediğiniz miktarda frambuaz ya da istediğiniz başka meyve (Elmalı yapmak isterseniz; 1 iri elmanın kabuklarını soyup, ince dilimleyerek  1 tatlı k. şeker ve 1 silme tatlı k. tarçını harmanlayıp elmaları bu karışıma bulayıp kekin üzerine dizebilirsiniz)
Dilerseniz vanilya veya limon kabuğu rendesi de ekleyebilirsiniz

Yapılışı:
Bu kekin ve diğer tüm keklerin en önemli kısmı bu; yumurtalarla şekeri bembeyaz olana dek mikserle çırpıyoruz. (5-7 dk sürecektir) Sıvıyağı ekleyip yine çırpıyoruz. Un ve kabartma tozunu birlikte eleyerek ekliyoruz ve en düşük devirde sadece malzemeler karışana kadar çırpıyoruz. 
Sonrasında dilerseniz borcama ya da resimdeki gibi 26 cm'lik bir kelepçeli kalıba kek karışımını döküyoruz. (Borcamı yağlamamız, kelepçeli kalıba yağlı kağıt sermemiz gerekiyor)
Üzerine dilediğimiz meyveyi ya da çikolatayı dizip 170 derecede önceden ısıtılmış fırında pişiriyoruz. 20-25 dk'da pişiyor genelde ama fırından fırına değişebilir elbette. Kek tamamen pişmeden kesinlikle fırın kapağını açmamalıyız, yoksa çökecektir. 

*Neyse oyuncular sahneye çıktılar, perde açıldı, kaçtım ben. Gününüz şu an beni bekleyen tiyatro sahnesi kadar renkli geçsin ...


13 Ekim 2014 Pazartesi

Frambuazlı-Lorlu Kurabiye



Bir kurabiye yaptım, yemelere doyamadım, doyamadık... Koşa koşa geldim buralara ki herkes yapsın. Her ne kadar adında lorlu desem de ben tatlı loru o an için markette bulamadığım için Ekici marka ricotta kullandım. İçine frambuaz sosu koyma fikrini ise kızımla bayıla bayıla yediğimiz Bravo Pastanesinin kurabiyesinden ilham aldım. Sonrasında tattığımda ise neredeyse aynı lezzeti yakalamış olduğumu gördüm. Tek tehlikesi var, öyle pofuduk öyle hafif oldular ki yerken kendinizi kaybedebilirsiniz. 
Tarifi gazeteden kesmişim, yıllardır durup dururken içsel bir refleksle bugün denedim. Ne de iyi ettim. Siz de deneyin olur mu?

Malzemeler:
2 yumurta
100 gr esmer şeker (beyaz şeker de olur)
80 gr sıvıyağ
Çeyrek limonun suyu 
250 gr tatlı lor (bulamazsanız benim gibi ricotta kullanın)
350 gr un
2 pkt kabartma tozu


Frambuaz sosu:
200 gr donmuş frambuaz
3-4 yemek kaşığı pudra şekeri (az derseniz biraz daha ekleyebilirsiniz)
2 tatlı kaşığı nişasta

Frambuaz (çözdürmenize gerek yok)  ve pudra şekerini bir tavaya alıyoruz. 4-5 dk boyunca arada karıştırarak ve frambuazları kaşığın sırtıyla ezerek pişiriyoruz. Dilerseniz rondodan da geçirebilirsiniz ama gerek yok bence :) Sonra nişastayı azıcık suyla( 1-2 tatlı kaşığı) açıp ekliyoruz ve karıştırıyoruz. Zaten hemen kendini toparlıyor sos. 1-2 dk da böyle pişirip soğumaya bırakıyoruz. 

Yapılışı:
Yumurta, şeker, yağ, limon suyunu mikserle 5 dk boyunca çırpıyoruz. Kabarınca un, lor ve kabartma tozunu ekleyip 3 dk daha mikserle çırpıyoruz. Karışım gözünüze sanki cıvık ve toparlanmayacak gibi görünebilir ama elinizle şöyle bir dokunduğunuzda toparlandığını göreceksiniz. Ekstra un eklemeyin derim yoksa pofuduk olmazlar. 
Ceviz büyüklüğünde parçalar alıp avucumuzda inceltiyoruz, ortasına 2 çay kaşığı frambuaz sosu koyup güzelce alt kısmında toparlayıp kapatıyoruz. 
Bu ölçülerle 2 tepsi kurabiye elde ettim. Yağlı kağıt serili tepsiye aralıklı olarak diziyoruz. 180 derecede ısıtılmış fırında 17 dk pişiriyoruz. 

*Bir kısmına evdeki böğürtlen reçelinden koydum, onlar da nefis oldu. Fazla akışkan ve tatlı olmayan reçellerle de doldurabilirsiniz içini.

*Hayatta baktıklarımızın ne kadarını gerçekten görüyoruz acaba? Her baktığımızı kendi kafamızdakine göre mi şekillendiriyoruz yoksa gerçekten ama gerçekten görüyor muyuz? 



29 Eylül 2014 Pazartesi

Ev Pidesi

Evde pide yapmayı kafama uzun süre önce koydum. Tamam işte bu dediğim tarifi anca buldum. yemeksevdam.blogspot.com 'a bu muhteşemmm pide tarifi için çok teşekkür ederim. Ev fırınlarımız odun ateşiyle yarışamasa da inanın lezzet bakımından gerçekten ona yakın bir sonuç elde edeceksiniz. Hamur gerçekten çok başarılı ve kurumuyor. Kenarlarına sürdüğümüz yoğurtlu karışım yumuşak bir kenar yememizi sağlıyor. Düşünün ki dışarda yediğimiz pidelerin kenarlarını asla yiyemeyen kuzum bunu silip süpürdü. 
Bu güzel olmamış anne, muhteşem olmuş yorumu beni uzun süre gülümsetti. Ayrıca o tatlı elleriyle çırptığı yoğurtlu karışıma bir sihir katmış, öyle dedi, sanırım o yüzden bu kadar lezzetli oldu. Siz naparsınız artık bilemiyorum :) Çünkü ben mutfağa geçer geçmez, hele de böyle hamurlarla oynayacaksam prenses hemen ardımdan mutfağa süzülür ve en tatlı sesiyle, - Sana nasıl yardım edebilirim anne? diyerek mutlaka kendine göre bir iş bulur. O saatten sonra havada uçuşan unlar, tezgahı dolduran kalabalık, sıraya dizilmiş dolmayı bekleyen tepsiler... Hiçbir şeyi gözümüz görmez, hedefe kilitlenir, arı gibi çalışırız. Arada kuzu sanki tv'de bir yemek programındaymışız gibi anlatmamı ister yaptıklarımı... Havadan sudan, dereden tepeden konuşup bir de bakarız ki mis kokular içinde herşeyi bitirmişiz. Sonuçta bana kalan o mutfağı tek başıma temizlemek olsa da, hamurları açtığım tezgahtaki un birikintisine adını yazıp bir de kalp çizip bana bırakmış bir mutlu pıtırcık tüm yorgunluğumu uçurur... Buyrun evimizi bir pideciye dönüştürme vakti:

Bu ölçülerle rahat 8-10 kişi doyar, tabi yaparken ben bunu bilmediğim için olduça fazla bir kısmını paket servis olarak yolladım :) Siz daha az kişi için yarım ölçü deneyebilirsiniz.

Malzemeler:
5 su bardağı un
1/2 pkt kuru maya
1 tatlı kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı tuz
2 su bardağından 1 parmak eksik ılık su

İç harcı:
350-400 gr kıyma ( orta yağlı, kıymanız yağsızsa harcınıza biraz zeytinyağı ekleyin)
2 orta boy soğan ( rondoda çektim)
3 orta boy domates ( kabuklu rondoda çektim, eğer domates sosu kullanırsanız bir kase)
2-3 yeşil biber ( ince kıyılmış)
Biraz ince kıyılmış maydanoz
Eğer taze domates kullanırsanız ve domatesleriniz yeterince sulu değilse 1/2 su bardağına yakın su ( hafif sulu bir harcımız olması lazım)
Tuz, karabiber, arzu ederseniz pulbiber

Pişmeden önce kenarlarına sürmek için:
2 yemek kaşığı yoğurt
4 yemek kaşığı zeytinyağı
İkisini güzelce pürüzsüz olana kadar tatlı bir ele çırptırıyoruz ;)

Piştikten sonra kenarlarına sürmek için 1 yemek kaşığı tereyağı

Yapılışı:
Öncelikle un, maya, şeker ve tuzu harmanlıyoruz. Ilık suyu azar azar ekleyerek elimize yapışmayan yumuşak bir hamur yoğuruyoruz. Üzerini örterek ılık bir yerde 30 dk mayalandırıyoruz. 
Bu sırada iç harcımız için kıyma, soğan, domates, biber, maydanoz, gerekiyorsa zeytinyağı, tuz ve baharatlar, gerekiyorsa suyu ekleyerek güzelce ellerimizle tıpkı köfte hazırlarken yaptığımız gibi yoğuruyoruz.
Hamurdan yumurta büyüklüğünde bezeler alarak unlu zeminde merdaneyle oval şekilde açıyoruz. Yani hep aynı yönde uzunlamasına :) Yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsisine açtığımız hamurları koyuyoruz. 3 yada 4 tane yan yana sığıyor. ( Hamurları harçla buluşturmadan önce tepsiye koyma amacımız şekillerini bozmadan pişirebilmek, harçla taşımamız çok zor olur) 
Kenarlarda 1/2 cm boşluk bırakarak 2-3 kaşık kıymalı harcı hamurun her yerine yayıyoruz. Bıraktığımız kenarları içe doğru katlayıp sadece kenar kısmına hazırladığımız sihirli yoğurtlu harcımızdan fırçayla sürüyoruz. 
Tarifte 250-300 derecede ısıtılmış fırında pişirin diyor, ama benim fırınımın o ısıda kömür yapma olasılığı yüksek olduğu için 200 derecede ısıttığım fırında kızarana kadar pişirdim. Siz de fırınınızın huyuna suyuna göre kullanabileceğiniz en yüksek ısıyı seçin ki hamurlarınız kurumadan pişsin. Pide için bu yüksek ısıda kısa süre pişme önemli bir şeymiş.
Fırından çıkar çıkmaz pidemizin kenarlarına biraz tereyağı sürüyoruz ve pişen pideleri üst üste koyup mutfak beziyle kapalı muhafaza ediyoruz. 

*İnanın en zoru şu 4'er 4'er pişirme safhası, bi dahaki mutfağımı profesyonel mutfak yapacağıma and içtim beklerken :) 
*Ev yapımı olan her şey  gönül huzuruyla yeniyor, ev yapımı ayran bu pideye çok yakışıyor.
*Bir tepsi pişerken diğerini hazırlama telaşınız, çıkan pideye sıcakken elinizi yakmadan tereyağı sürme çabalarınız, eğer hayatınızda bir kere bile aşçı olmayı hayal ettiyseniz er meydanına buyrun :) 
*Eviniz, olmasını istediğiniz her şey olabilir, yeter ki siz isteyin...




15 Eylül 2014 Pazartesi

Pastırma Çanağında Patatesli Yumurta


Uzuuun bir aradan sonra yeniden merhabaaa. Tarifler, fotoğraflar birikti de birikti. Nerden başlasam nasıl anlatsam... Kardeşimi evlendirdik diyeyim ben size siz anlayın artık nasıl koşturduk... Ama böyle güzel şeyler için varsın koşturalım... 
Eee okullar da açıldığına göre hepimiz düzenimize geri dönebiliriz. Tüm kuzular mutlu, eğlenceli ve başarılı; tüm öğretmenler ise huzurlu ve az yoruldukları bir öğretim yılı geçirsinler. 
Dönüşüm, çok kolay ve çok leziz bir kahvaltılık/mezeyle-artık adına ne derseniz-olsun. Çokça yapıldı bu tarif içerisine direk yumurtanın kırıldığı versiyonuyla. Ben patatesli yumurtayla yaptım ve inanılmaz lezzetli oldu. Gerçek Kayseri pastırması olmasının bu lezzette payı nedir bilemiyorum ama denemeye değer.

Ben yaptığım ölçüyle 3 çanak elde ettim, 1 yumurta patateslerle karışınca fazlasıyla yetti. Siz yapacağınız sayıya göre ya da damak zevkinize göre miktarlarla oynayabilirsiniz. 

Malzemeler (3 çanak için) :
8-9 yaprak çemensiz pastırma
2 küçük boy veya 1 orta boy patates
1 yumurta
Dilerseniz pastırmanın tuzunu da hesaba katarak tuz ilavesi yapabilirsiniz.

Yapılışı:
Muffin tepsisini hafifçe sıvıyağla yağlıyoruz. Çapraz şekilde 2 pastırma yaprağı yerleştiriyoruz. Böylece taban kısmı tamamen kapanmış oluyor. Kenarda kalan boşluk içinse pastırmayı kenar yüksekliği kadar keserek kullanıyoruz. Yani tabanda 2 kattan fazla pastırma olmasın. Kenara bir çanak oluşturma mantığıyla ilave yapın.
Zar büyüklüğünde doğradığımız patatesleri birkaç kaşık sıvıyağda sürekli karıştırarak pişiriyoruz. Ya da kızartabilirsiniz. 
Yumurtayı çatalla çırpıyoruz ve içine pişen patatesleri ekliyoruz. Bu karışımı tüm çanaklara eşit bir şekilde paylaştırıyoruz.  180 derecede sadece yumurta pişene kadar 5-6 dk ( fırından fırına değişebilir, takipte kalın) pişiriyoruz. 
Sonrasında hafifçe çıtırlaşmış olan pastırmaları kenarlarından nazikçe yukarı çekerek servis tabağına alıyoruz. Fazla soğutmadan yemenizi tavsiye ederim.

*Başınızı hep umuttan yana döndüğünüz bir hafta olsun...



15 Ağustos 2014 Cuma

Domates Soslu Köfte



Hava çook sıcaaakkk, mutfakta olmak demek bu sıcakta daha da yanmak demek. Ama ne mümkün uzak kalmak? Birkaç gündür mutfak performansım akşam eve girip apar topar yemek hazırlayıp sofra kurmak şeklinde ilerliyor. Neyse ki kahvaltılarımız hep uzun ve keyifli :) Birazdan vereceğim tarif bildiğimiz domates soslu köfteler gibi değil. Sosu daha çok kıvamlı bir domates çorbası gibi. Köftelerin lezzetini de alınca ekmek banması çok zevkli. Tabi evde ekmek olmayınca ben bi de küçük bazlamalar yapıverdim yanına. 
Köfte için bir tarif vermiyorum, yumurtasız, ekmek eklenmiş bir köfte harcı yoğurdum ve az yağlı tavada hafifçe kızarttım. Tadını sevdiğiniz herhangi bir köfte tarifinizi kullanabilirsiniz. 
Ben bu tarifi kızımın babaannesinden öğrendim ve yıllar içinde uygularken kendimce bir ölçü geliştirdim. Sanırım bir göçmen yemeği, ama çok lezzetli, mutlaka denenmeli. Fotoğrafta gördüğünüz boyutlarda bir fırın kabı için çok ideal, daha kalabalık sofralar için iki katına çıkarabilirsiniz. Kimi zaman bonfileyi de bu şekilde pişiriyorum, fikir olsun.

Malzemeler:
1/2 kg kıyma ile hazırlanmış sevdiğiniz bir köfte( yoğurulup birkaç saat dinlendirilmiş köftenin lezzeti çok farkediyor bence bunu atlamayın)
1 su bardağı kendi hazırladığınız domates sosu veya rendelenmiş domates
2 dolu çorba kaşığı un
1 su bardağı su ( et suyu da olabilir)
Biraz zeytinyağı ve tereyağı
Eğer domateslerin rengi istediğiniz kırmızılıkta olmazsa 1 çorba kaşığı salça ekleyebilirsiniz.

Yapılışı:
Yağları bir tencereye alıyoruz ve eriyince domatesi ekliyoruz, kısık ateşte 4-5 dk pişiriyoruz. Sonra unu ekliyoruz. El çırpıcısı veya kaşıkla 1-2 dk çeviriyoruz. 1 su bardağı su ekliyoruz ve karıştırmaya devam ediyoruz. Sürekli karıştırmamız gerekiyor. Eğer kıvamı size koyu gelirse yarım bardak daha su ekleyebilirsiniz. Hafif kıvamlı olması daha makbul.(Hafif kıvamlı derken hala akışkan ama su gibi cıvık olmayan demek istiyorum). Bu kıvamı alana dek başından ayrılmadan ve sürekli karıştırarak pişiriyoruz. Tuzunu ekledikten sonra bu sosu sıcakken köftelerin üzerine döküyoruz. Eğer ununuz topaklandıysa sosu  blenderdan geçirip öyle ekleyin. 
170 derecelik fırında üzeri hafifçe kaymaklanana kadar 10-15 dk fırınlıyoruz. Sonrasında suyuyla servis ediyoruz. 
Bu sosu mutlaka son anda yapıp bekletmeden fırınlamak ve çıkınca da bekletmeden yemek gerekiyor. Bekledikçe kaymaklanması artacaktır ve yemesi çok da keyifli olmayacaktır. 

* Güzelliklerin günlerinize yağmur gibi yağdığı bir haftasonu olsun :)

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Şeftalili Crumble



Birkaç gün öncesiydi. Bolca Birsen Tezer şarkıları dinlemiş olduğum, içimden akan coşkun sele kapıldığım bir gündü.. Geldim, yine bu tarifi buraya şarkılarla, inceliklerle anlattım da anlattım. Yayınlamadan önce, hep yaptığım gibi son kez okudum. İçim ısındı, gülümsedim ve yayınla'ya bastım. Yayınlamadı. Birkaç kez daha denedim, olmadı...
Ya sabır dedim, öylece bıraktım. Nasılsa taslaklara kaydetmiştir, nasılsa ordan bulur yayınlarım.
Birkaç saat sonra geldim, baktım, bomboş... Tüm yazdıklarım, içimden akan o naiflik.. Hepsi uçmuş, gitmiş... Yine geldim, o eski halimden eser yok şimdii :)) 
Bu güzel tarifi instagram'da büyük bir hayranlık ve zevkle takip ettiğim @inciminci (İnci Bak)'tan aldım. Her ay büyük bir merakla aldığımız yemek dergilerinin pek çoğunda onun imzası varmış meğer. Instagram kullanıyorsanız mutlaka takip edin, içiniz açılsın :) Ben kendisine bir de buradan teşekkür ediyorum..

Malzemeler:
3-4 büyük boy sert şeftali
2 yemek kaşığı damla çikolata ( istemezseniz 2 yk toz şeker, ben genellikle şeker ekliyorum)

Crumble hamuru:
125 gr un (1 tepeleme dolu klasik su bardağı)
70 gr dolaptan çıkarıp kullanacağımız soğuk tereyağı
50 gr toz şeker ( yaklaşık yarım su bardağı)
1 tutam tuz
1 çay kaşığı tarçın ( tarifte 1 yemek kaşığı)

Yapılışı:
Şeftalilerin kabuklarını soyup iri küpler halinde doğruyoruz. Pişireceğimiz fırın kabına şekerle harmanlayıp alıyoruz. 
Crumble için; un, şeker, tuz ve tarçını çukur bir kapta harmanlıyoruz. Dolaptan çıkardığımız tereyağını fındık büyüklüğünde parçalar halinde doğruyoruz. Unlu karışıma ekleyip parmak uçlarımızla yağ ve unlu harcı harmanlayıp birbirleriyle bütünleştiriyoruz. 
Yaptığımız şey hamur yoğurmak değil ve elde edeceğimiz şey de bir hamur olmayacak. Deniz kumu kıvamında bir karışım elde etmeliyiz. Tereyağı parçaları unlu karışımla iyice harmanlanmış olmalı. 
Fırın kabındaki şeftalilerin üzerine bu kum kıvamındaki harcı güzelce yayıyoruz. 180 derecede ısıtılmış fırında üzeri güzelce kızarana dek pişiriyoruz. Ilıkken ve dondurmayla servis ediyoruz. Soğukken de harika. Altı yumuşacık pişmiş şeftaliler, üzeri ise kıtır kıtır bir hamur ile tam damaklara şenlik.

*Un yerine mısır unu, yulaf ezmesi vs, şeftali yerine vişne, frambuaz, elma, taze kayısı, mürdüm eriği vs kullanabilirsiniz. 


*Hayat tam da böyle birşey işte. Sen planlar yaparsın, kararlar verirsin. Oldum sanırsın, nasılsa bi yol bulurum sanırsın. Onu şöyle bunu böyle isterim der aradığını bulurum sanırsın. Ve bir gün elinde koca bir boşlukla kalakalırsın. Yine aynı şeyi yazsan da ilk yazdığındaki sen olamazsın... Bazen göz görmez, gönül görür. Dur, bak, dinle, gör...
Mutlu haftasonları diliyorum...


29 Temmuz 2014 Salı

Reyhan Şerbeti



Blog dünyasında açık ara bu yazın şampiyonu budur. Limonatayı bile tahtından edebilir, bizim evdeki küçük gurme için şimdilik öyle oldu en azından. Biter bitmez yenisini yaptım, pazarda reyhan aldığım tatlı, kibar amcadan ikişer demet almaya başladım. 
Eğer fesleğen, nane ve türevleriyle aranız iyiyse bu içeceğe bayılabilirsiniz. Yapımı da öyle pratik ki yapmamak için bahaneniz bile yok :)
Bu arada hepinize güzel bayramlar diliyorum, bayramlarda hatırlanmak çok mutlu ediyor büyüklerimizi, en azından bir güncük ayırabiliriz değil mi? Hayatın bazı güzelliklerini saklayıp korusak iyi olur sanki.
Ben Serap Ablamın tarifini uyguladım, sadece şekeri 2 kaşık arttırdım o kadar. Bloguna tüm tarifleri evine kahve içmeye gittiğimde istesem nasıl verecekse öyle yazdığını bildiğimden gözüm kapalı yaptım, çok teşekkürler ablacım :)

Malzemeler:
1 demet reyhan ( ben mor reyhan kullandım ama yeşil varsa onunla da yapabilirsiniz)
7 kaşık şeker ( ben 9 kaşık ekledim)
1 limonun suyu ( veya 1 türk kahvesi fincanı sıcak suda eritilmiş 4-5 limon tuzu)
1 litre (5 su bardağı) sıcak su

Yapılışı:
Reyhanı güzelce ayıklayıp yıkıyoruz. Varsa çiçeklerini de kullanıyoruz. Bıçakla ince kıyıyoruz veya rondoda çekiyoruz. Büyük bir tencere veya kapaklı bir kaseye alıyoruz. Üzerine şeker ve limon suyunu ilave ediyoruz. Kaynamış sıcak suyu da ekliyoruz ve şeker eriyene dek karıştırıyoruz. ( Bu esnada tencere ocakta değil, herhangi bir pişirme yapmıyoruz)
Daha sonra kapağını kapatıp tamamen soğuyana dek dinlenmeye bırakıyoruz. Bu esnada reyhan o muhteşem rengini veriyor suya. Ve ince bir süzgeç veya tülbentten geçirip süzüyoruz. Elimizde muhteşem rengiyle ve enfes kokusuyla 1 litrelik içeceğimiz kalıyor. Bir kavanoz yada sürahiyle buzdolabına kaldırıyoruz ve iyice soğuyunca afiyetle içiyoruz.

*Bu yazıyı gelip tepemde ne yazdım diye okurken hayııırrr limonatayı kimse tahtından edemeeeeez diyen küçük gurmemin son yorumunu da şuraya iliştirerek bitireyim de yanlış bilgilendirme olmasın madem :) Dipdibe diş fırçalamayı sevdiğim, tam mühim bi işe koyulduğum anda bana söyleyecek bişeyi illaki olan, hayatıma her sabah güneş gibi doğan minik fındık kurdum; hayat seninle her gün bayram. Hayatınızı her gün bayrama çevirenleriniz yanınızda, yakınınızda, hatta dibinizde olsun her daim...


16 Temmuz 2014 Çarşamba

Şekli Bozulmayan Şekilli Kurabiye



Ne çok kızanım var bi bilseniz tarifleri hep uzun aralıklarla eklediğim için. Tatili çocuk odaklı geçiren her anne (baba) gibi koştur koştur tatlı bir telaşla geçiriyoruz günleri. Anne kız evde oturabildiğimiz günlerde hayretler içinde bırakıyoruz sevdiklerimizi çünkü azıcık gezentiyiz :) Yine de evde de sıkılmaya pek vakit kalmıyor, siz de bir ev aktivitesi yapmak isterseniz mutluluğu garanti bu kurabiyeleri hemen yapın. Mis gibi tereyağı kokan, leziz mi leziz bu kurabiyelerle mutluluğu koklayın :) 
Tarifi instagramda zevkle takip ettiğim Smilenaworld 'den aldım. Instagram kullanıyorsanız mutlaka takip etmelisiniz. Hayatı her yaptığıyla güzelleştiren kadınlardan biriyle tanışmış olursunuz :)

Malzemeler:
1 yumurta
1 su bardağı pudra şekeri
150 gr oda sıcaklığında yumuşamış tereyağı
2 küçük çay bardağı nişasta ( buğday nişastası kullandım)
2 su bardağı un
1 çay kaşığı kabartma tozu
Dilerseniz limon kabuğu rendesi veya 1 çay kaşığı tarçın da ilave edebilirsiniz, ben eklemedim.

Yapılışı:
Önce yumuşak yağ ve pudra şekerini mikser yardımıyla krema kıvamı alana dek çırpıyoruz. Yumurtayı ekleyip iyice yedirene dek yeniden çırpıyoruz. Sonrasında beraber elediğimiz kuru malzemeleri de ekleyip hamuru elimizle toparlıyoruz. Şekillendirmeden önce üzeri kapalı bir şekilde buzdolabında (normal kısmında) 10-15 dk dinlendiriyoruz.
Sonrasında tüm şekilli kurabiyelerde yaptığım gibi hamuru iki yağlı kağıt arasında 2-3 mm kalınlığında açıyoruz. İki yağlı kağıt arasında yapmak hem mutfağımızı daha az kirletiyor hem de daha pürüzsüz kurabiyelerimiz oluyor.
Dilediğimiz şekildeki kalıplarla ( kalıpları kullanmadan önce keskin taraflarını hafifçe una batırıp çıkarırsak hamur kalıba yapışmaz) hamurumuzu şekillendiriyoruz. Bu aşamada tereyağlı hamur oldukça hassas ve kırılgan olacaktır, işimizi ne kadar çabuk ve dikkatli yaparsak o kadar iyi olur. Kestiğimiz kurabiyeleri bir spatula yardımıyla da yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizebiliriz.
150 derecede önceden ısıtılmış fırında 10-15 dk beyaz kalacak şekilde pişiriyoruz. Tabi fırınımızı iyi tanıyosak bu süreyi kendi fırınımıza göre ayarlayabiliriz.

*Şekilli kurabiyeler lezzetsiz olmak ve pişince formunu kaybetmek zorunda değil, 
deneyin, pişman olmayacaksınız :) 

*Bu haftanın ennn güzell olayı şüphesiz güzel arkadaşımın bana yaptığı sürprizdi. Gidip gidip sevdiğim yemek kitabını alıp bana yollayacak dostlar biriktirmişsem ne mutlu 35 yıllık ömrüme. Bir kez de buradan teşekkürlerimi yollayayım canıma, mutlulukla sarıldığım kitabımla beni buluşturduğu için :)) Bence siz de bir fenomen olan bu kitaptan mahrum kalmayın. Cafe Fernando-Cenk Sönmezsoy her evin mutfağında bulunmalı :))


12 Temmuz 2014 Cumartesi

Ev Yapımı Karışık Meyve Suyu


Ev yapımı her şeye deliren, büyük bir iştahla tüketen bir çocuğunuz varsa her şeyi evde yapmak için didinir durursunuz. Büyük bir iştahla dediğime bakmayın, kürdandan hallice bir evladım var. Yediği şeyler sağlıklı olsa da tabak tabak yemekler yemiyor malesef. Böyle durumlarda hep anneyi içten içe kahredecek  bir sürü yorum gelir ya çevreden, sanki yeryüzünde çocuğuna bilerek, isteyerek yemek yedirmeyecek tek bir anne varmış gibi... Siz kendi iç sesinize kulak verin, elinizden geleni yapıyorsanız gülün geçin. 
Bu arada sağlıklı beslenme konusunda takıntılı bir anne olmadığımı da belirtmek isterim. Ara sıra küçük abur cuburların bence mahsuru yok. 
Evde kalmış, yumuşamış meyveleri değerlendirmek için tamamen yaratıcılığınıza kalmış nefis meyve suları hazırlayabilirsiniz. Meyveler yeterince tatlıysa bence şeker eklemeden de kaynatılabilir. Ya da sonradan bal ilave edilebilir. 
Ben kendi yaptığım şekli yazıyorum, siz hayal gücünüzü katmayı unutmayın.

Malzemeler:
4 mor erik
3 limon armutu
6-7 tane taze kayısı
1 orta boy şeftali
1 ajda çay bardağı şeker
1 lt su

Yapılışı:
İyice yıkanmış meyveleri çekirdeklerinden ayırarak kabuklu halde irice doğruyoruz. Toz şekeri ve suyu ilave edip arada karıştırmak suretiyle kaynamaya bırakıyoruz. Kaynadıkça meyveler giderek şekillerini kaybedip posaya dönüşmeye başlayacaklar zaten.
Bu aşamadan sonra ister karışımı blender'dan geçirin ister tel süzgüden geçirin seçim sizin. Ben tel süzgüden geçirdim. Eğer meyveleriniz tatsızsa kaynama safhasında mutlaka tadıp ona göre ilave yapın ama fazla da tatlıya kaçmayın bence.
Buzdolabında iyice soğuttuktan sonra afiyetle için. 

*Dilerseniz hazır haliyle dondurma kalıplarına döküp meyveli buz yapabilirsiniz, dondurma niyetine yazın iyi gider.

*Dünyada olup bitenlere kayıtsız kalmak elbette mümkün değil. Tencerelerimizi kaynatırken, çocuklarımızı mutlu etmeye çabalarken hep yüreğimizde bir yumruyla mücadele ediyoruz. İnsan olmanın gereği olan bu duygu bence dil, din, ırk ayrımı yapmamalı. Tüm dünyanın sevgi enerjisinde buluşabildiği güzel günlere kavuşabilmeyi kalpten diliyorum...





5 Temmuz 2014 Cumartesi

Muffin Kalıbında Börek



Bugün ne pişirsem? Milyonlarca kadının her gün aklından geçen sihirli cümle. Değişik bişeyler denesem, hem de besleyici olsa da çocuk yerse tek öğünde çok şey alsa. Sahurda midemizi yakmasa, iftar sofrasına yardımcı olarak el atsa, çay saatine hızlıca yetişse... Hepimiz bunlar gibi düşüncelerin beynimize yağmur gibi yağmasıyla kendimizi mutfakta buluyoruz ve işe koyuluyoruz. Elinizin altında taze yufka olduğu zamanlarda bu böreği oldukça kolay hazırlayabilirsiniz. Aslında bu tarifi www.hayatcemresi2.blogspot.com'da gördüm. Ben kendime göre birçok değişiklik yaptım, isterseniz o tarife de bi göz atın. 
Börekler çok yağlıymış hissi verdiğinde ben o böreği yemekten keyif almıyorum, o yüzden börek tariflerinde ilk işim yağı azaltmak oluyor. Elimde de 2 yufka olunca sütü de azaltmam gerekti. Siz tarifi damak zevkinize göre uygulayabilirsiniz.

Malzemeler:
2 yufka
1 yumurta
3 türk kahvesi fincanı süt
1/3 türk kahvesi fincanı zeytinyağı  ( yani 1 parmak)
1/2 çay k. Kabartma tozu
Dilediğiniz miktarda kıyılmış maydanoz
1 su bardağı rendelenmiş beyaz peynir ve lor karışımı ( biraz lor takviyesi bence şart ki peynir tamamen eriyip kaybolmasın. Tabi patatesli, kıymalı veya bol otlu bir harçla da pişirebilirsiniz)
Üzerine: çörekotu

Yapılışı:
Öncelikle 12'li muffin kalıbımızı güzelce sıvıyağla yağlıyoruz. Her yerini özenle yağlayalım ki onca uğraşın sonunda börekler yapışıp kalmasın.
Tek kat yufkadan bir kase yardımıyla 12 adet yuvarlak parça çıkarıyoruz. Bu yuvarlaklar, muffin kalıbına yerleştirdiğinizde kenarları hafif yüksekte kalacak büyüklükte olurlarsa böreklerin görünümü oldukça şık olacaktır, çünkü onlar böreklerimizin tabanını oluşturacaklar. Kestikten sonra hepsini yerine yerleştiriyoruz. Kalan yufkaları da bıçakla gelişigüzel, küçük parçalar halinde kesiyoruz. 
Yumurta, sıvıyağ, süt, maydanoz, kabartma tozu ve peynirleri genişçe bir kasede güzelce karıştırıyoruz. Yumurtayı çırpıp eklemek işimizi kolaylaştıracaktır. Kestiğimiz yufka parçalarını da ilave edip güzelce harmanlıyoruz.
Muffin kalıbına yerleştirdiğimiz yufka tabanlarının üzerine kaşıkla bu harcı eşit bir şekilde paylaştırıyoruz. Üzerlerine çörekotu serpiyoruz. 180-200 derecede ısıtılmış fırında 40-45 dk pişiriyoruz. Fırından çıkar çıkmaz kalıptan çıkarmaya çalışırsak parçalanabilirler, biraz dinlendirip çıkarmak daha iyi olacaktır.

*Mutfağınızda pişenlerle ısınan kalpler sofralarınızdan eksilmesin...

4 Temmuz 2014 Cuma

Türk Usulü Tiramisu



Ramazan geldi iyice uğramaz oldun sen bloguna dedim kendi kendime. Oysa öyle çok tarif birikti ki eklemek için sabırsızlandığım... Böyle durumlarda napılır? Hemen tatlıya sarılınır... Bu tarif eminim herkesin defterinde vardır, kimi hazır pandispanyayla yapılan şekliyle, kimi de kedi diliyle. Aslında çakma bir tiramisu bu, ama çakma demeye dilim varmadı. Tiramisu'ya Türk yorumu diyelim :) Ya da güzel bir neskafeli pasta belki... Bazen gereksiz şeylere takılınca resmin bütününden uzaklaşıyor insan, ne farkeder adı sanı değil mi? Lezzetli bir tatlı yemek isterseniz haydi buyrun;

Malzemeler:
Keki:
2 yumurta
1/2 su bardağı sıvıyağ
1/2 su bardağı toz şeker
1/2 su bardağı süt
1 su bardağı un
1 pkt kabartma tozu
1 pkt kakao(50 gr) - bu miktar aslında kullandığınız kakaonun yoğunluğuyla alakalı. Bazen 2 -3 kaşık kakao ile bile o güzel çikolata rengini elde edebiliyoruz, fazlasının da acılık vereceğini akılda tutmalı-

Kreması:
1 lt süt
3 türk kahvesi fincanı un
3 türk kahvesi fincanı toz şeker
Bıçağın ucuyla tereyağı (1 tatlı kaşığı) - tarifin aslında 50 gr tereyağı var ama zaten krema ekleyeceğimiz için fazladan yağı gereksiz buluyorum-
1 pkt krema ( krema kullanmak istemediğinizde onun yerine suyu süzülmüş labne kullanabilirsiniz)

Keki sıcakken ıslatmak için:
1 su bardağı hafif ılık su
1 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı neskafe
Hepsini bardakta karıştırıp hazırlıyoruz.

Yapılışı:
Öncelikle kekimizi hazırlıyoruz. Yumurta ve şekeri mikserle güzelce çırpıyoruz. Sıvı malzemeleri ekleyip yeniden çırpıyoruz. En son birlikte elediğimiz kuru malzemeleri de ekledikten sonra hafifçe karıştırıp yağlanmış dikdörtgen borcama kek harcını döküyoruz. Önceden ısıtılmış 170 derecelik fırında pişiriyoruz.

Kek fırından çıkar çıkmaz hazırladığımız kahveli karışımla her yerini güzelce kaşıkla ıslatıyoruz. 

Kek pişerken krema için un ve şekeri bir tencerede harmanlayıp sütü ilave ediyoruz. Çırpma teli yardımıyla sürekli karıştırarak muhallebi kıvamına gelene dek pişiriyoruz. Ateşten alınca tereyağını ilave edip hemen karıştırıyoruz. Daha sonra muhallebi 5-10 dk dinlendikten sonra kremayı ekleyip mikserle güzelce çırpıyoruz. 2-3 dk yeterli olacaktır.
Borcamdaki ıslatılmış kekimizin üzerine hazırladığımız muhallebiyi döküyoruz. Tamamen soğuduktan sonra streç film ile kapatarak buzdolabında dinlendiriyoruz. Servis öncesi üzerine kakao eliyoruz.

* Kek pişirmeye üşenirseniz kakaolu pasta tabanlarından veya kedi dili bisküvilerinden kullanabilirsiniz. 

*Ben çoğunlukla bu tatlıyı hazırladığımda muhallebi ölçülerini yarı yarıya azaltarak pişiriyorum. Siz bol muhallebili seviyorsanız tam ölçü yapın, her iki haliyle de çok güzel oluyor. Yalnız muhallebiyi yarı yarıya ölçüyle pişirdiğinizde sakın benim bir keresinde yaptığım gibi kremayı da yarım paket kullanmayı unutmayın. Yoksa oldukça cıvık bir muhallebiniz olur. 

*Bu tatlıyı borcamla servis edebileceğiniz gibi kaselerde de servis edebilirsiniz. Keki borcamda ıslattıktan sonrasında kullanacağınız kaselere göre keki pay edip servisi kolay tatlılar da elde edebilirsiniz. 

*Hayatta bazen önümüze gelen şeylerin detaylarıyla uğraşmaktan bütününü kaçırabiliyoruz. Bir başak burcu olarak detaylarda boğulmak hobilerim arasında yer alsa da bu detayları artık hayatı güzelleştirecek alanlara yönlendirmeye çabalıyorum. Mutlu ve tatlı haftasonları dilerim.


19 Haziran 2014 Perşembe

Çatlak Kurabiye



Birgün Kemeraltı'na gidelim annecim, "Zahmetsiz" yeriz. Neden zahmetsiz anne? Çünkü kılçıksız geliyor balık böylece zahmetsizce yiyoruz. Ama yapanlar için oldukça zahmetli!!!
Büyüdükçe hayatımda böylece durup düşündüğüm anlar çoğalıyor. Kalakalıyorum öylece, hep bakmadığım tarafı görüyor, hep düşünmemiş olduğumu önüme bırakıveriyor. 
Bu kurabiyeler de oldukça zahmetsiz, hem yapan hem yiyen için üstelik :)) Az yağlı ve az şekerli, buradaki ölçü 1 tepsilik ölçü, fazlası için iki katına çıkarmalısınız. Tarifi hayatimdakidler.com 'dan aldım. İsterseniz oradaki tatlı anlatıma da bi göz atın :) Çok teşekkürler bu arada. 
Haaa unutmadan; siz kurabiyelerin üzerine hafifçe bastırmayı unutmayın benim gibi olur mu?

Malzemeler:
1 yumurta
1 ajda çay bardağı toz şeker
1 yemek kaşığı oda sıcaklığında yumuşak tereyağı
1 pkt vanilya (ben kullanmıyorum)
1 pkt kabartma tozu
25 gr kakao
1,5 ajda çay bardağı un
1,5 yemek kaşığı süt

Üzeri için: Pudra şekeri

Yapılışı:
Öncelikle şeker ve yumurtayı mikserle güzelce çırpıyoruz. Tereyağını ilave edip birbirlerine karışana dek yeniden çırpıyoruz. Bu arada kuru malzemeleri bir kaba eliyoruz. Yağ-şeker-yumurta karışımına kuru malzemeleri ekleyip sütü de koyduktan sonra karışımımızı macun haline gelene dek karıştırıyoruz. Sütü fazla koyarsak kurabiyemiz keke dönüşebilir. Macun kıvamı sizi yanıltmasın çünkü bu karışım buzdolabında yarım saat kadar dinlendiğinde kolayca yuvarlanacak. O yüzden üzerini örtüp buzdolabında dinlendirme aşamasını lütfen atlamayın. ( buzlukta değil, dolabın normal kısmında dinlendiriyoruz)
Pudra şekerini eleyerek geniş ve hafif çukur bir tabağa alıyoruz. 
2,5-3 cm boyunda ( küçük bir ceviz kadar) toplar yapıp her tarafını pudra şekerine buluyoruz. Yağlı kağıt serili tepsiye mutlaka aralık bırakarak diziyoruz. Üzerlerine hafifçe bastırıyoruz. Kurabiyelerimiz hafifçe yayılacakları  için boşluk bırakıyoruz. Ben üzerlerine bastırmayı unuttuğum için biraz tombikçe oldular ama asla lezzetinden birşey kaybetmediler. 
170 derecede önceden ısıtılmış fırında 9-10 dk kadar pişiriyoruz. 10 dk'yı aşmamak önemli çünkü o zaman kurabiyelerimizin içi yumuşak kalmaz. 
Fırından ilk çıktıkları anda dokunsanız içine çöküverecek gibi yumuşak olmalılar, biraz beklediklerinde toparlandıklarını göreceksiniz. Eğer pişmediğini düşünürseniz ve pişme süresini uzatırsanız sonrasında kaya gibi sert kurabiyelere dönüşebilirler.

*Hayatında; bakmadığı yerleri gören, düşünmediklerini düşündüren, daima ilerlemek gerektiğini sürekli hatırlatan bir rehber lazım insana. Tabi mesele onun kim olduğunu da görebilmekte...

14 Haziran 2014 Cumartesi

Ev Yapımı Grissini



Ayy bu ne sıcak yahu diye hayıflanacağımız günler hayırlısıyla başladı. Her sabah şu caanım güneşi görmek her ne kadar insanın içini güzel bir enerjiyle doldursa da bugün ne yapıyoruz anne sorusunu her gün duyacağımız şu günlerde zaman zaman zor olacak kesin. Yine de görüp göreceğimiz zorluk bu olsun şikayet etmeyelim. Şu grissinileri kaç kere yaptım üstüste bilmiyorum. Tarif 40fırınekmek sitesinden, yıllardır hayal kırıklığına uğratmadı beni. Gevrekliğini hiç kaybetmiyor. Yapıp koyun mutfağa gelen giden tırtıklasın. Kraker yerine ellerinizden çıkan bu nefis grissinileri yesin çocuklarınız. Kurabiye kalıbıyla şekillendirip bir dip sosla servis etmek de bir sunum fikri olarak aklınızda bulunsun.

Malzemeler:
3 su bardağı beyaz un
1,5 tatlı kaşığı toz maya 
1 silme tatlı kaşığı tuz
1 su bardağı oda sıcaklığında su
5 çorba kaşığı zeytinyağı
2 tatlı kaşığı çörekotu
2 tatlı kaşığı susam 

Üzerine: dilerseniz 2 çorba kaşığı zeytinyağı ve 4 çorba kaşığı su karışımını çatalla çırpıp fırçayla sürebilirsiniz. Ben hiçbir şey sürmüyorum.

Yapılışı:
Tüm kuru malzemeleri geniş bir kapta harmanlıyoruz. Yağı ve azar azar suyu ekleyerek 7-8 dakika boyunca yoğuruyoruz. Oldukça yumuşak, elimize yapışmayan, kolayca şekil alan bir hamurumuz oluyor. Unun markasına ve cinsine göre değişebileceğinden suyu azar azar ekliyoruz, az gelirse yine azar azar ilave edebilirsiniz. Üzerini örterek ılık bir yerde 45-50 dk mayalandırıyoruz. 
Sonrasında hamuru 2 parçaya ayırıyoruz. Un serpilmiş bir zeminde mümkün mertebe kare veya dikdörtgen şekilde oklavayla açıyoruz. İstediğimiz kalınlık 2-3 mm kadar. 
Fırın tepsimizin boyutuna göre dilersek bu hamuru önce enine ikiye keserek daha kısa grissiniler yapabiliriz. Ya da uzun uzun direk keskin bir bıçakla kesebiliriz. Dilediğiniz kalınlıkta kesebilirsiniz, serçe parmağından daha kalın olmasın sadece. Ve ortalama aynı kalınlıkta kesmeye çalışın. 
Yağlı kağıt serili bir tepsiye kestiğimiz her bir parçayı hafif sündürerek ve pişerken çekip küçülmesin diye baş ve uç kısımlarından hafifçe bastırarak sadece birbirlerine değmeyecek kadar alan bırakıp sıralıyoruz. Çok fazla aralık bırakmanıza gerek yok, yapışmasınlar yeter. Bu ölçülerle çok sıkı sıralarsanız 2 tepsi, yoksa 3 tepsi grissini elde edersiniz. 
Tariften farklı olarak ben tepsi mayalandırması yapmadan direk 180-190 derecede önceden ısıtılmış fırına sürüyorum, daha çıtır ve fazla kabarmamış grissinilerim oluyor ve yemesi daha keyifli oluyor. Eğer üzerine yağ-su karışımından sürmek isterseniz de fırına vermeden hemen önce sürmelisiniz. Dediğim gibi ben sürmüyorum ve direk o şekilde fırına sürüyorum. Sonrasında fırından fırına değişebilmekle birlikte 15-18 dk arası pişiriyoruz. Gözünüz hep üzerinde olsun, asla kendi haline bırakmayın. Hele pişme süresinin sonlarına doğru bir anda renkleri koyulaşabilir. Hepsini pişirdikten sonra dilerseniz fırınınız soğurken içinde bırakarak daha kıtır olmalarını sağlayabilirsiniz. Ya da yerken size yumuşak gelirse yeniden fırınlayıp çıtırlaştırabilirsiniz. İçine susam ve çörek otu koymak tamamen opsiyonel, siz sade ya da dilediğiniz başka baharatlarla yapabilirsiniz. 

*Yemekli misafirler için sade şekilde pişirip sofrada sunmak güzel bir atıştırmalık oluyor.

*Ev yapımı mutluluk kadar benzersiz bir haftasonu diliyorum.

13 Haziran 2014 Cuma

Beze



Öyle bir memlekette yaşıyoruz ki değil güzel güzel yemek bloguna tarif eklemek, hayatına normal olarak devam edebilmek imkansızlaşıyor ... Her gün bir olay, her gün yeniden nefessiz kalmak... Her şeyin süt liman olmasını beklediğim sürece anladım ki eklenmeyi bekleyen bir sürü tarif durduğu yerde duracak. Kızıma bırakacağım resimli tarif defteri benim için burası. Sofrasında gördüğü, tattığı, sevdiği, şu an sevmediği ne varsa eklemeye çalışıyorum. O yüzden dilerim ki artık kötü günler geride kalmış olsun, yaklaşan ramazan'ın manevî huzuru her yanı sarsın. 
Bugün okulların tatile girmesiyle birlikte pek çok annenin, anneannenin, babannenin mesaisi başladı, hepimize hayırlı uğurlu olsun. Çocuklarımızı aktiviteye boğmak, nefes alacak zaman bırakmamak benim tercih ettiğim bir durum değil. Can sıkıntısıyla başbaşa kalan bir çocuğun yaratıcılığı inanılmaz çalışmaya başlıyor. Her şey dozunda ve kararında güzel, o yüzden tatil kimse için işkenceye dönüşmesin. Ara sıra sıkılmalarına müsade edelim, çocuk olmanın tadını çıkarmalarına vesile olalım ...
Tatil tatlı başlasın tatlı bitsin dileğiyle evde illaki kalıp çoğu vakit çöpe giden yumurta beyazlarını hep yaptığım gibi bezeye dönüştürdüm. Aslında kolay olduğu için buraya eklemeye hiç tenezzül etmemiştim. Ama kızım öyle çok seviyor ki bunları, hem çocuklu evlerin nispeten sağlıklı olabilecek bir atıştırmalığı olması sebebiyle hem de bilmeyenler olabilir düşüncesiyle eklemeye karar verdim. 

Malzemeler:
1 yumurta akı
1 fiske tuz
1 küçük çay bardağı toz şeker

Yapılışı:
Öncelikle yumurta beyazına tek damla bile sarısı karışmamış olmalı ve oda sıcaklığında olmalı. Sarısı karıştığı anda istediğimiz kabarıklığı hiç elde edemiyoruz.
Yumurta beyazı ve bir fiske tuzu tamamen kuru bir kaba alarak çırpmaya başlıyoruz. Yaklaşık 2-3 dk çırptıktan sonra toz şekeri 1 çorba kaşığı ekleyip çırpmaya devam ediyoruz, bu şekilde çırpmaya devam ederken 1'er dakika aralıklarla 1'er çorba kaşığı toz şeker ilave ediyoruz. Şeker tamamen bitinceye kadar aynı şekilde çırpmaya devam ediyoruz. Mikserin hızını yükselterek yumurta beyazları kabarıp mikserin ucunu kaldırdığımız zaman akmayana kadar çırpmaya devam ediyoruz.
Sonrasında yağlı kağıt serili bir tepsiye aralıklı olarak ister alt resimdeki gibi anne usulü çay veya tatlı kaşığıyla ( 1 çay kaşığı veya 1 tatlı kaşığı alarak parmağımızın ucuyla tepsiye sıyırmak suretiyle) ya da üst resimdeki gibi bir sıkma torbasına doldurarak şekilli sıkmak suretiyle 110 derecelik soğuk fırına atıyoruz. 1 saate yakın kontrollü olarak pişiriyoruz. Sonrasında fırın soğurken de içinde bırakıyoruz. Böylece dışı gevrek içi hafif sakızımsı bezelerimiz oluyor. Dilerseniz daha iri de yapabilirsiniz, ben minik yapmayı tercih ediyorum. Hem yemesi kolay oluyor hem pişmesi.
Ben kitchenaid marka mikser kullanıyorum, mikserinizin motoruna güveniyor olmalısınız, baya çalışacak zira :) 

*Her yumurta beyazına 1 küçük çay bardağı toz şeker olacak şekilde miktarı arttırabilirsiniz.

*Ağız tadıyla geçen günlerin çok olduğu bir tatil diliyorum herkese...

4 Mayıs 2014 Pazar

Sucuklu Çıtır Yufka



Yağmurlu bir sabaha uyandık yine. Güneşi görmek nedense sebepsiz bir mutluluk veriyor insana, enerji yüklüyor. Belki bu yüzden küsmüştü yağmurlar bize, ama baktı ki artık yağmur yağdıkça şükreder olduk, esirgemez oldu kendini bizden... Her şey yerinde ve zamanında güzel... Kıymeti bilindikçe anlamlı...
Bugünkü tarif çok ama çok pratik. Kaç zamandır yapmazdım ki aklıma düşüverdi. Yıllar önce sweetkitchen adlı blogtan almıştım tarifi, kahvaltı, atıştırmalık, çay saati.. nereye koysanız uyar, yapması pek kolay, yemesi pek zevkli...
Burada 2 yufkalı vereceğim ölçü ile oldukça fazla çıtır yufka elde edeceksiniz, az bişey tadımlık yapayım caanım derseniz 1 yufka kullanın.

Malzemeler:
2 yufka
Su (yufkaları ıslatmak için)
Sucuk (incecik dilimlenmiş)

Yapılışı:
Tek yufka kullanacaksanız ortadan 2'ye kesin. 2 yufka ile yapıyorsanız öncelikle 1 yufkayı tezgaha seriyoruz. Her yerini güzelce su ile ıslatıyoruz, ister bir fırça yardımıyla ister elimizle. Yufka oldukça ıslak olacak. Aralıklarla incecik dilimlenmiş sucukları diziyoruz. Aralık ölçümüz 1 türk kahvesi fincanı ağzı ya da yuvarlak bir kalıp olacak. 
Diğer yufkayı kuru olarak sucuklu yufkanın üzerine seriyoruz, hafifçe bastırıyoruz. Türk kahvesi fincanı ağzıyla yuvarlak daireler kesiyoruz, her dairenin ortasında sucuk parçası olmalı. Yağlı kağıt serili tepsiye diziyoruz ve 190-200 derecede ısıtılmış fırında 5 dk pişiriyoruz. Sonrasında sıcak servis ediyoruz.

*Sosisle de denenebilir belki, o zaman daha küçük yuvarlaklar yapabiliriz ya da 2 parça sosis koyabiliriz.

*Bazen yağmur bazen güneş aydınlatabilir içimizi, içimiz ışıklı olduktan sonra gerisi teferruat...

28 Nisan 2014 Pazartesi

Taze Naneli Çiğ Enginar Salatası



Hayatta denenmemiş ne çok şey var. Kimisi korkudan, kimisi önyargıdan, kimisi zamanı henüz gelmediğinden... Çiğ enginar bu yaşıma kadar yemediğim birşeydi. Hiç doğrarken ağzıma atmışlığım filan da yoktur hani kazayla. Kuzuma ise henüz sevdiremediğim belki tek sebze... Ta ki bu salatayı deneyene kadar. Tarifi, Küçük Mutfak Sırlarında tatlı tatlı tarifler veren Ece Hanım'a ait. Kendime hazırladığım koca çanağın yanında bir de kuzu boyu salata hazırladım. Tek farkı parmesansız ve balsamik sirkesiz olması. Nar ekşisiyle tatlandırdım onun salatasını. Valla bayıla bayıla yedi şapur şupur :) Mevsimi geçmeden belki denemek istersiniz, kendinize enteresan bir salata armağan etmek istersiniz :) 
Ben kendi yaptığım haliyle anlatıcam bu tarifi, orijinalini turkmaxgurme.com ' da bulabilirsiniz. 

Malzemeler:
1 demet bebek roka ( benim elimde o vardı onu kullandım, yoksa siz normal roka kullanın)
1/2 demet taze nane ( ayıklayıp yaprakları bütün olarak kullanıyoruz)
2 çanak enginar
1 limon (dilerseniz kabuğunu da rendeleyip ekleyebilirsiniz, ben koymadım)
3 yemek kaşığı zeytinyağı
1 yemek kaşığı balsamik sirke
Dilediğiniz kadar ince dilimlenmiş veya sebze soyucuyla traşlanmış parmesan

Yapılışı:
Yıkanmış, ayıklanmış, kurutulmuş rokalarımızı servis tabağına alıyoruz. Ben bütün olarak kullandım, dilerseniz irice doğrayabilirsiniz de. 
Enginarları bir sebze soyucusuyla veya bıçakla incecik doğruyoruz. Rokaların üzerine alıyoruz. (Bekletmeniz gerekecekse mutlaka limonlu suya koyun ki kararmasınlar)
Taze naneleri ekliyoruz. Zeytinyağı, balsamik sirke, limon suyu, dilerseniz kabuğu ve tuzu bir kaba alıp güzelce karıştırıyoruz. Sosumuzu salataya ilave ediyoruz. En üste parmesanları alıyoruz ve afiyetle yiyoruz. 

Enginar mutlaka kılçıksız olsun ki yerken keyfiniz kaçmasın. Çiğ enginardan bu lezzeti beklemezdim doğrusu, bu kombinde başka bişeye dönüşüyor. 

*Gitmediğin yoldan gitsen, denenmemişi denesen ne olabilir en fazla? En kötüsü ne? Denememiş olmaktan kötüsü ne? Mutlu bir hafta olsun ...

26 Nisan 2014 Cumartesi

Elmalı Kurabiye



Bugün uzun bir yürüyüş yaptık kızımla, milyonlarca kez geçtiğim yollarda yine hiç farketmediğim ağaçları, çiçekleri, bir köşedeki lavanta öbeğini "görmemi" sağladı. Yere düşmüş, sofrada oldukça dekoratif duracak 2 parça sarı topçuklu dalı yerden aldı ve bu işine yarayabilir anne dedi :) Annesinin sofradaki en olmadık şeyleri en olmadık şekillerde ve yerlerde kullanma hastalığını farkedeli çok oldu elbette. Onlar an'da yaşıyolar çünkü, sağlam gözlemliyorlar. Yürüdüğümüz çimenlerdeki uğur böceklerini tek tek gösterdi bana; kırmızısı, turuncusu çeşit çeşit... Düşündüm, hayata dair korkularında dayandığı nokta ben miyim acaba? Güvendiği dağ? Anne olmak, sanki her şeyi bilmek, her şeye dayanmak, her sorunu çözmek elbisesi gibi... Görünmez bir elbise, her çocuğun kendi annesine giydirdiği... Ve her annenin aslında bu gücü tam da o evlattan aldığı gerçeği var bi de :) Hep önüne bakmak çocuklardan kazanabileceğimiz belki en önemli alışkanlık olsa gerek. Geçmişe, oraya, buraya takılmadan ilerlemek, razı olmak, önyargısız olmak...
Anne kurabiyesi olan elmalı kurabiyeyi değişik şekillere de soksak yine kokusunda çocuk olmak, evde anne sıcaklığı duymak... Hayat güzel, geleniyle gideniyle, kalanıyla yiteniyle güzell... 
Bu güzel tarif karatava.com'dan, fırsatınız olursa inceleyin, harika bir site. 

Malzemeler:

Hamur için:

1/2 pkt oda sıcaklığında yumuşak margarin
1 çay bardağı sıvıyağ
1 çay bardağı yoğurt
1 yumurta
1,5 çay bardağı şeker
1 su bardağı nişasta (buğday nişastası kullandım)
3-3,5 su bardağı un ( azar azar eklemekte fayda var)
1/2 pkt kabartma tozu
1 pkt vanilya ( ben kullanmıyorum)

İçi için:
4 orta boy elma
5 yemek kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı tarçın
1/2 çay bardağı rondoda çekilmiş ceviz

Yapılışı:
Öncelikle içi için elmaları soyup rendeliyoruz. Şekerle birlikte suyunu salıp çekene dek pişiriyoruz. Ateşten alınca tarçın ve cevizi ekleyip karıştırıyoruz ve soğumaya bırakıyoruz.
Dilerseniz cevizi daha iri taneli olacak şekilde havanda da dövebilirsiniz.

Hamur için önce sıvı malzemeleri kabaca elimizle karıştırıyoruz, sonrasında kuru malzemeleri ekleyerek yumuşak bir hamur yoğuruyoruz. Unu hep azar azar ve hamur kıvamını bulana dek ekliyoruz. Yani elimize artık yapışmayan ama aynı zamanda yumuşaklığını da koruyan bir hamur elde etmek istiyoruz. 
Sonrasında hamuru 2 veya 3 parçaya ayırıp hafifçe unlanmış bir zeminde 1/2 cm kalınlığında açıyoruz. Yuvarlak bir kalıpla veya çay bardağı ağzıyla yuvarlaklar kesiyoruz. 
1 yuvarlak parçanın üzerine 1 tatlı kaşığı kadar iç harcından koyuyoruz. (Dilerseniz daha fazla koyabilirsiniz tabi, kenarlardan fazla taşmayacak şekilde olsun yeter). Diğer yuvarlak parçanın tam ortasına artı şeklinde bıçakla kesik atıyoruz. Kenarlara kadar ulaşmayacak bu kesik, tam ortasında kalacak. Bu kesik atılmış parçayı iç malzemesi koyduğumuz parçanın üzerine kapatıyoruz. Kenarlardan çatalla bastırıyoruz ve kenarların yapışmasını sağlıyoruz. Bu çatalla bastırma aşamasını kurabiyeleri yağlı kağıt serili bir tepsiye dizdikten sonra yaparsanız kurabiyelerin yapışma riskini elemiş olursunuz. Çünkü zemini unlasanız bile kenarlara bastırınca hamur daha da inceleceği için hem şekilleri hem siniriniz bozulacak kurabiyeyi ordan kurtarmaya çalışırken. Hamuru 2-3 parçaya ayırıp açmamızın amacı tamamen işimizi kolaylaştırmak. Ben tek parça hamurun hakkından gelirim derseniz bu aşamayla uğraşmayın. 
Tüm kurabiyeleri bu şekilde hazırladıktan sonra 170 derecede ısıtılmış fırında hafifçe pembeleşene dek pişiriyoruz. Bu tarz kurabiyelerin pişme ölçütü genelde altları oluyor. Altları pişince tamamdır diyebiliriz. Bu da 25-30 dk'lık bir süre olacaktır zannımca. Yine de fırından fırına değişebileceğinden takip etmekte fayda var.
Bu ölçülerle 2 tepsi kurabiye elde ediyoruz. Kestiğimiz yuvarlakların birazcık büyüyeceğini hesap etmekte fayda var, sonrasında dev gibi kurabiyeler istemiyorsak. 
Kurabiyelerimiz soğuyunca üzerlerine pudra şekeri eliyoruz.

*Ben bu kurabiyeleri gevrek seviyorum. Pişirdiğim gün oldukça güzel ama ertesi gün yumuşamaya başlıyor. Bu kurabiyeler de öyle oldu. Böyle olmamasının bir yöntemi varsa da henüz ben keşfedemedim, bilginiz olsun.. 

*Yolunuza çıkan güzellikleri farketmenizi sağlayacak bir çift göz öyle kıymetli bişey ki, hayatınızdan eksilmesin...



24 Nisan 2014 Perşembe

Yoğurtlu Krep



Sabah krep yapma hevesiyle bi koşu mutfağa gitmek, malzemeleri çıkarırken dolapta süt olmadığını farketmek, yedek sütlerin durduğu yerden de hüsranla dönmek... Krep ve pankek tüm çocuklar için olduğu gibi benim kuzu için de bir numara. Yumurtası, sütü içinde; anneler için de bir numara. Kimi vakitler ilham perileri pek fısıldıyorlar kulağıma, uyduruk masallar anlatıveriyorum kuzuma. Ben ondan daha çok kendimi kaptırıyor olmalıyım ki bazen 3 boyutlu oluveriyoruz :) Sonra onun bir de tabak boyutu oluyor bizde :) Maviyle Lila onlar... Bugün içimden paylaşmak geldi onları da... 
Mutfakta çare de bitmez hikaye de... Sütsüz kalırsanız bir krep gününde, deneyin yoğurtlusunu. Lezzeti harika, hele ev yoğurduyla yaparsanız daha başka... 

Malzemeler:
1 yumurta
6 çorba kaşığı yoğurt
6 çorba kaşığı su ( eğer yoğurt ekşi değilse yoğurt suyu ekleyin)
1 çorba kaşığı sıvıyağ
5 çorba kaşığı un ( eğer size cıvık gelirse 1 çorba kaşığı daha ekleyebilirsiniz)
1/2 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı toz şeker ( yoğurt ekşiyse ekşiliğini alması için)

Yapılışı:
Önce yumurtayı elde hafifçe çırpıyoruz. Yoğurt, su ve yağı ekleyip yine karıştırıyoruz. Sonra diğer malzemeleri de ekleyip yine elde karıştırıyoruz. Bu işlem için ben el çırpıcısı kullandım. 
Hafifçe sıvıyağla yağlanmış bir tavaya birer kepçe dökerek pişiriyoruz. Bu ölçülerle 5-6 adet krep elde edebilirsiniz. Ben 20cm'lik bir tava kullandım. Her defasında tavaya biraz sıvıyağ koydum.
Kimi zaman harcın yarısına 1 tatlı kaşığı kakao ve 2 tatlı kaşığı şeker ekleyerek kakaolu krepler hazırlıyorum. ( Kullandığınız kakaonun markasına göre renk yoğunluğu değişebilir. Dikkat edeceğimiz nokta kakao'yu fazla kaçırıp acı yapmamak ve mutlaka biraz toz şekerle tatlandırmak) 

*Ben Mavi ve Lila'nın kuyrukları için en sona kalan krebin harcına tatlı kaşığının ucuyla pancar suyu ekledim, az koymama rağmen tadını beğenmedi kuzucuk. Benim pancarımın ev yapımı ve sarımsaklı olmasının payı vardır bunda sanırım. 
*Bir başka denememde krep harcının bir kısmına tarçın ilave ettim ve mis kokulu krepler elde ettim. Sıradaki hedefim vanilya eklenmiş krepler yapmak. ( Gerçek vanilya çubuğunun içindeki vanilya taneleriyle elbette, paketlerdeki sentetik tatlı vanilyaları hiç satın almıyorum) 

*Hayatınızdaki maviler çok olsun, derinliğinden korkmayın, derininize çekin...

19 Nisan 2014 Cumartesi

Scones




Kahvaltı bizim en önemli öğünlerimizden. Hep değişik olsun, farklı şeyler yiyelim isteriz kuzumla. Güne başlamak için güzel bir kahvaltıdan daha iyi bir fikir olabilir mi? Küçük yaşlarda edinmiş olduğum bu alışkanlığı çocuğuma da kazandırmış olmak mutluluk verici. 
Scone, tam olarak türkçeye çevirirsek kahvaltı çöreği olarak adlandırılabilir. Daha çok İngilizler tarafından tercih ediliyor. Kurabiye-ekmek arası bir şey. Özellikle sıcakken kaymak-reçel ikilisiyle muhteşem oluyor. Kurabiye gibi dedim ama tatlı değil, o yüzden kahvaltıda rahatlıkla ekmek yerine tüketilebilir. Tarif, Teri Roditi Aksel'in "Küçüktüm, Ufacıktım, Top Oynadım, Acıktım..." kitabından. Tavsiyemdir bu muhteşem kitabı edinin. Sadece tarif değil mutluluk da veren kitaplardan :) Ben buraya yazacağım ölçülerin yarısını kullanarak 1 tepsi dolusu scone elde ettim. (5 cm genişliğinde bir kurabiye kalıbıyla kestim) 1 yumurta yerine de 1 yumurta sarısı kullandım. Belki pazar kahvaltınızda biraz İngiliz esintisi istersiniz;

Malzemeler:
500 gr kabaran un ( ben Dr Oetker Sade Kekun kullandım)
1 çay kaşığı kabartma tozu
1/2 çay kaşığı tuz
1 çorba kaşığı pudra şekeri
100 gr küp küp kesilmiş tereyağı (yumuşak)
1 yumurta (çırpılmış)
250 ml yoğurt
Üzerine sürmek için biraz süt

Yapılışı:
Un ve kabartma tozunu bir kaseye eliyoruz. Pudra şekeri, tuz ve tereyağını ekliyoruz. Elimizle iyice karıştırıyoruz. Yumurta ve yoğurdu çırpıp unlu karışıma ekliyoruz, hamur kıvamına gelene dek yoğurmaya devam ediyoruz. ( Mikserle de yapabiliriz)
Hamuru büyük bir top haline getirip 3 cm kalınlığında açıyoruz. Yuvarlak bir kalıpla kesiyoruz. Yağlı kağıt serili tepsiye aralıklı olarak yerleştiriyoruz. Üzerlerine fırçayla süt sürüyoruz. 200 derecede ısıtılmış fırında 10-12 dk kadar altın sarısı olana dek pişiriyoruz. 
Mutlaka sıcak servis ediyoruz.

*Kahvaltının en güzeli insanın sevdikleriyle yaptığıdır, sevdiklerimiz yanımızdaysa kuru ekmek de güzel, sade çay da...