12 Nisan 2013 Cuma

Beşamelli Ispanak

Kışa artık veda ederken kış sebzeleriyle son danslarımız... Artık her sebzeye 4 mevsim ulaşma şansına malesef sahipsek de mevsiminde aldığımız lezzeti hiçbir şey vermiyor. Laf aramızda, bu yıl çok sıkıldım kış sebzelerinden.. Yaz gelse de zeytinyağlılarla donattığımız sofralarımıza kavuşsak diyorum... Arada uyguladığım ve zevkle yediğimiz bir ıspanak tarifini vermek istiyorum. Muhtemelen hepiniz yapıyorsunuz her haliyle, yine de denememiş olanlar için ıspanağın son demlerinde belki bir fikir olur... 
Ispanak deyince aklıma hep temel reis geliyor. Teneke kutudan hüplettiği ıspanakla birden bire bir süper kahramana dönüşmesi... Safinaz'ın bu haliyle ona bayılması... Ispanağı sevdirmek adına güzel bir çizgi filmdi, oysa şu an ne kadar farklı çizgi filmler var... Şiddet içerenleri zaten asla çocuklara uygun içerik olarak görmediğimden direk eliyorum. Onun dışında kendine inan, herşeyi başarabilirsin teması daha bir vurgulanır oldu günümüzün çizgi dünyasında... Tabi bunun için peri kanatlarına ihtiyaç duymayacağınız türden olanlarını kastediyorum. Kung fu panda'nın sinema versiyonunu çok başarılı buluyorum mesela, tam bir kişisel gelişim dersi niteliğinde... Bir süper kahraman olmaktan oldukça uzak tombul pandanın kendiyle olan hesaplaşması ve barışıklığı çok şey anlatıyor.. Kızım ne kadarını idrak edebildi bilemiyorum ama ben kendi adıma çok etkilendim... İzlemediyseniz mutlaka edinin ve izleyin, izletin... Hikayenin mutlu bir başlangıcı olmayabilir ama mühim olan ŞU AN kim olmayı seçtiğindir!!! Öyle değil mi? Hepimizin hikayesinde mutsuz anlar olabiliyor, mühim olan o anı nasıl karşıladığımız.. Bunu hayatımızın geri kalanına taşıyıp taşımadığımız... 
Tüm mutsuz anları geçmişte bırakıp önümüze bakıyoruz ve mutfağa akıyoruz.. Nefiss, yumuşacık bir ıspanak bizi bekliyor, haydi süper kahramanlar...

Malzemeler:
1/2 kg ıspanak (yıkanıp ince ince doğranmış)
1 kuru soğan ( yemeklik, küçük küçük doğranmış)
Tuz, isterseniz karabiber, pulbiber
1 dolu yemek kaşığı un
1 su bardağı süt
Bir miktar rendelenmiş kaşar

Yapılışı:
Soğanları biraz zeytinyağında öldürüyoruz. Ispanakları ekleyip ıspanak suyunu salıp çekene kadar pişiriyoruz. Tuz ve baharat ilavesi yapabilirsiniz.
Diğer yanda ister tereyağında ister zeytinyağında unumuzu biraz çeviriyoruz. Sütü azar azar ve sürekli karıştırarak ve ocağımız kısık ateşteyken ilave ediyoruz. Muhallebimsi bir kıvam alana kadar sürekli karıştırarak pişiriyoruz. Eğer topak topak olursa üzülmeyin hemen blenderdan geçirin. Sos tamamen kıvamını bulmadan tuz eklemeyin. 
Beşamel sosumuzu ıspanakla buluşturarak güzelce karıştırıyoruz. Küçük boy bir fırın kabına ( küçük yuvarlak borcam gibi), ıspanağımızı güzelce yayıyoruz. 1 parmak kalınlığında bir tabaka oluşturuyor. Üzerine rendelenmiş kaşarı serperek 180 derecede ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar fırınlıyoruz. İlk sıcaklığı geçip kesilebilir kıvama gelince dilimleyerek servis ediyoruz.

* Hayatınızdaki süper kahramanları ıspanak yemelerine gerek duymadan farketmenizi dilerim :)
* Zaten bu yazıyı okuyup gülümseyebildiyseniz içinizdeki süper kahramanın artık farkındasınız, ona daima gülümseyin...



Çiçek Ekmek


Ekmek kokusunu sever misiniz? Evi ev olmaktan çıkarıp sıcacık, güvenli bir yuvaya dönüştüren kokudur bence ekmek kokusu. Evde ekmek yapmaya bayılıyorum, makinede yada elde farketmiyor, ekmek kokusu mutluluk kokusuna dönüşüyor. Ekmek yemeyi hep unutan kuzu, benim ekmekleri anında silip süpürüyor. Bu ekmek tarifi kuzuyla yaşıt, 2006'dan beri zevkle pişiriyorum.
 www.sweetkitchen.blogspot.com 'dan aldığım bu tarif için bloguna bayıldığım Begüm Hanım'a artık blogunu güncellemese de çok teşekkür ediyorum. Ekmek bulamazsanız pasta yiyin dönemi kapandı artık sanırım, çünkü ekmek bulamazsak artık evde yapıyoruz :) Bu evde ekmek yapma olayı o kadar ilerledi ki, çikolatalısından soğanlısına o kadar çok çeşitte ekmek yapılıyor ki yetişmek mümkün değil. Bu ekmek ise papatya yada çiçek.. adına siz ne diyorsanız; şekliyle çok sempatik, sunumu çok kolay.. Ertesi gün de yumuşak, kabuğu ise sert değil. Sandviç yapmaya da uygun. Yoğurma aşaması minimum olduğu için sizi de fazla yormuyor. Güzel yemeklerle donattığımı düşündüğüm akşam yemeği sofrasında kızımın en çok senin ekmeklerini sevdim anne demesiyle içimi tatlı bir mutluluk kapladı. "Benim Ekmeklerim" ancak seni mutlu ettiğinde anlam kazanıyor benim için... İşte ekmeğin büyüsü böyle birşey.. Onca güzel yemeğin arasında sihirli kokusuyla aramızdaki o tatlı bağı yeniden hatırlatıyor, ısıtıyor, yumuşatıyor... Yani ekmeği de anne-kız'a nasıl bağladın deseniz haklısınız vallahii... Ben de bilmiyorum, bahar geldi ya; başımızda kavak yelleri... Hoşgörün :)

Malzemeler:
3-3,5 su bardağı un
1/4 su bardağı toz şeker ( yani 1 parmak kadar)
2 tepeleme yemek kaşığı iyice yumuşamış tereyağı
1 tatlı kaşığı tuz
1 pkt toz maya
1/2 su bardağı ılık su ( sıcağa yakın ılık)
1/2 su bardağı ılık süt ( sıcağa yakın ılık)
1 yumurta

Yapılışı:
Unun 2 bardağı ile şeker, yağ, tuz ve mayayı karıştırıp üzerine su ve sütü ekliyoruz. Yumurtayı da ilave edip mikserle 1 dk çırpıyoruz. Kalan unu hamur elimize yapışmayacak hale gelene dek ekliyoruz, mikserle çırpıyoruz yine. ( Kitchen aid kullanıyorsanız hamur yoğurma aparatını takın, normal mikser kullanıyorsanız yine hamur yoğurmak için olan uçları takın)
Unun cinsine göre toplamda 3 yada 3,5 su bardağı un ekliyoruz, azar azar eklemekte fayda var. Sonra geliyoruz elleri çalıştırma aşamasına, yada terapi aşaması mı deseydim? Hamuru unlu tezgaha alıp 5 dk güzelce yoğuruyoruz, tabanı azıcık yağlanmış kaba koyup yağlı kısmı üste gelecek şekilde yerleştiriyoruz. Üzerini örterek ılık bir yerde 1 saat mayalandırıyoruz. Büyük yuvarlak borcamın tabanını ve kenarlarını tereyağıyla yağlıyoruz. Hamurdan küçük topçuklar yapıp 1 tanesini ortaya, kalanlarını etrafına diziyoruz. 8-10 topçuk arası, aldığınız bezenin büyüklüğüne göre çıkacaktır. Mandalina büyüklüğünde bezeler bence yeterli gelir. Bu halde 30 dk daha üzerini örterek mayalandırıyoruz, temiz bir poşet geçirebilirsiniz, çok sıkı kapatmayın çünkü kabaracaklar. Üzerine 1-2 damla su eklediğimiz zeytinyağını sürüp istersek haşhaş veya susam serperek istersek sade bırakarak 180 derecede ısıtılmış fırında kızarana dek pişiriyoruz. Yaklaşık 20 dk'da pişiyorlar, büyüyüp tüm borcamı kaplıyorlar. Çıkar çıkmaz sarıp sarmalayalım ki yumuşacık olsunlar.

* Her türlü mayalı hamur işinde üzerine mayalanma sonrası sürdüğünüz herşeyi yumuşacık, okşar gibi sürün ki hamurunuz sönmesin...

* Ekmek kokusuyla yuvanız ısındığında dilerim kalbinizi varlığıyla ısıtanlar da yanınızda olsunlar, elinizi hiiç bırakmasınlar...



11 Nisan 2013 Perşembe

Kek Kalıbında Patlıcanlı-Kıymalı Börek

Aslında yola talaş böreği yapmak için çıkmıştım. Bir yandan da aklımın bir köşesi şu an bloglarda çok moda olan kek kalıbında pişen ve kek gibi dilimlenen börekteydi. Hem 5 yufkayla yapılıp oldukça kalın bir börek olacak olması hem de evde maden suyu bulunmaması beni caydırdı. İlk yufkamı talaş böreği şeklinde hazırladım hazırlamasına ama içimdeki kıpırtı durmadı. Küçük kalp şeklindeki silikon kek kalıplarımla bir müddet tatlı tatlı bakıştık. Sonrasında ben bu böreği kendi tarzımla kek kalıbında yaparım dedim.  Fotoğrafta ne kadar hakkını verebildim bilmiyorum ama muhteşem oldular. İçimden gelen sesleri dinlemek yemek konusunda genellikle beni güzel sonuçlara ulaştırıyor. Ahh biraz da başka konularda böyle fısıldasa... Sonuç olarak içinde fazla hamur barındırmayan, dışı çıtır, ikram etmesi kolay minik kalp şeklinde böreklerim oldu. Siz de böyle tercih eder ve benim gibi 1 yufkanızı talaş böreği olarak harcamazsanız 24 tane böreğiniz olacak. Lütfen bu şekilde börek yapmayı en azından 1 kerecik deneyin. İkramınızla fark yaratacağınızdan  şüphem yok. Dikkat edeceğiniz nokta; börekleri yerleştirirken mümkün olduğunca alt ve üst tabakaları eşit yerleştirilip harcı ortaya denk gelmiş börekler yapmaya çalışmak. Ben silikon kalıp kullanmama rağmen biraz yağladım, ama yağlamasam da olabilirmiş, o yağ bana biraz fazla geldi, yine de böreklerimi biraz kağıt havlu üzerinde bekleterek bu sorunu da çözdüm. Hayat da mutfağımız gibi bir oyun alanı. Buradaki cesaretimizi hayatımıza da yansıtabilirsek sanırım çok eğleneceğiz. Haydi bakalım mutfakta küçük bir oyun bizi bekliyor:

Malzemeler:
3 yufka
100 gr erimiş tereyağı
1 su bardağı su
200 gr kıyma
5 tane orta boy patlıcan ( kabukları tamamen soyulup küp küp doğranmış)
1 ortaboy soğan ( minik minik yemeklik soğranmış)
2-3 tane ince doğranmış yeşil biber
2 tane küp doğranmış domates ( sevmiyorsanız kabuklarını soyun)
Tuz, karabiber, zeytinyağı

Yapılışı:
Öncelikle iç harcımızı hazırlıyoruz. Kıymamızı az zeytinyağında rengi dönene kadar çeviriyoruz. Soğan ve biberi ekliyoruz, onlar da biraz kavrulunca tuzlu suda beklettiğimiz patlıcanları hafif elimizle sıkarak ekliyoruz. Ara sıra karıştırarak biraz pişiriyoruz. En son domatesleri ilave ederek patlıcanlarımız yumuşayana dek pişiriyoruz. Tuzunu ve karabiberini de ekleyelim tabi. Sonrasında iç harcımızı soğumaya alıyoruz.
Erimiş yağ ve suyu bir kapta güzelce çırpıyoruz.
Yufkalarımızı önce 4'e kesiyoruz, sonra her bir üçgeni yeniden 2'ye kesiyoruz. Böylece 1 yufkadan 8 tane üçgen elde ediyoruz.
Bu üçgenlere hazırladığımız su-yağ karışımından güzelce sürüyoruz. Muffin kalıbına dikkatlice, parçalamamaya çalışarak yerleştiriyoruz. Kalın köşesini tekrar kalıbın içine doğru katlıyoruz ve yine su-yağ karışımı sürüyoruz. Alt kısım için yeterli kalınlık oluştuğunda ortasına 1 kaşık kadar patlıcanlı harçtan koyuyoruz, kalan kısımları da yine her katına su-yağ karışımı sürerek üst üste katlıyoruz. Hafifçe bastırarak kalıbımızın şeklini almasını sağlıyoruz. Bu aşama anlatırken karışık gibi gelebilir, ama inanın değil. Çok muntazam olması gerekmiyor zaten kalıbın şeklini alacak, önemli olan yufkayı katlayarak yerleştirirken altta ve üstte eşit yufka katmanı olması. Tüm yufkaları yerleştirmemiz bitince en üstlerine de su-yağ karışımını güzelce sürüyoruz. 170-180 derecede ısıtılmış fırında kızarana kadar pişiriyoruz. 
Sonrasında kalıptan çıkarıp servis ediyoruz.

* Böyle tatlı bir oyunun sonucu da tatlı olunca bana düşen kızımın oyuncaklarıyla servis etmek oldu. Lütfen oynamaktan korkmayın... Hayatınızın eğlenceli bir oyun alanı olmasını dilerim...

10 Nisan 2013 Çarşamba

Yumuşacık Bir Poğaca

Yumuşacık, pişerken enfess bir kokuyla evi dolduran çeşit çeşit poğaçadan bir çeşit.. Aslında yapalı epey oldu, ama onlara sıra anca geldi. Sizin de ara sıra benim gibi poğaça kriziniz tutuyorsa bu tarifi mutlaka deneyin. Çok güzel bir haftasonu kahvaltısı sürprizi olabilir mesela, herkesi uykudan bu baş döndürücü kokuyla uyandırabilirsiniz. Tarif her zaman zevkle takip ettiğim, tariflerinden hep memnun kaldığım www.ufukmutfakta.com' dan. Teşekkürler Ufuk Hanım, tarifleriniz asla şaşmıyor. Ben oradaki çiçek şeklinden farklı yaptım. İsterseniz oradaki gibi borcama çiçek şeklinde dizebilirsiniz.
Hamurla aramdaki aşkı biliyorsunuz, hamur yoğurmak beni çok rahatlatıyor, kafamı boşaltıyor. Bu hamur da son derece güzel kıvam alan bir hamur, lakin benim hamurum asla tarifteki 14 kaşık unla toparlanmadı. Sanırım 35-36 kaşık un eklemem gerekti. Siz de unu kaşık kaşık, hamurunuzun kıvamı istedikçe ekleyin. Ertesi gün, hatta onun ertesinde bile yumuşaklığını koruyordu poğaçalarım. Tabi piştikten sonra hep ağzı kapalı muhafaza etmek şartıyla. Bu ölçülerle 2 tepsi poğaçamız oluyor, oldukça bereketli yani. 
Şenlikli, hoş sohbetli sofralarınızda yaptıklarınızın kıymetini bilenlerle doluysa etrafınız bilin ki çok şanslısınız. Hayatın en keyifli anları mutlulukla paylaşılan sofralarda geçiyor. Eee bu sofralar da ara sıra böyle sürprizleri hak ediyor. 

Malzemeler:
1 su bardağı ılık süt
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı sıvıyağ
2 çorba kaşığı yumuşak tereyağı yada margarin
1 çay bardağı ılık su
1 pkt yaş maya( ben kuru maya kullandım)
1 yumurta ( beyazı içine, sarısı üstüne)
1 çorba kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı tuz
14 tepeleme çorba kaşığı un ( dediğim gibi benim hamurum 35-36 kaşık unla ancak toparlandı)

İçi:
Beyaz peynir & maydanoz karışımı

Üzerine:
Yumurta sarısı, susam, çörekotu

Yapılışı:
Mayayı ılık sütte biraz bekletiyoruz. Sonra sıvıyağ, yoğurt, tereyağı, ılık suyu ekliyoruz ve karıştırıyoruz. Yumurta beyazı, şeker, tuz ve unu da ekleyerek elimize yapışmayan yumuşacık bir hamur elde edene dek yoğuruyoruz. Hamurumuzu portakal büyüklüğünde bezelere ayırıyoruz.( İlk denememde hamuru 2'ye bölüp açmıştım ve devasa poğaçalarım olmuştu, o yüzden artık böyle bezeler halinde hazırlayıp açıyorum ve daha küçük poğaçalar yapıyorum.) Bu bezeleri merdaneyle 1/2 cm kalınlığında açıyoruz. Keskin bir bıçakla 4'e kesiyoruz. Geniş kısmına peynirli harcımızı koyup kenarlarını içe kıvırarak rulo yapıyoruz. Son yapışımda hamurun uç kısımlarına su sürerek yapıştırdım. Fırında kabardığı sırada açılabiliyor yoksa. ( Tıpkı sigara böreği yapar gibi sarıyoruz ve sigara böreğindeki gibi ucunu suyla yapıştırıyoruz.) 
Bu şekilde diğer bezeleri de hazırlıyoruz ve ılık bir yerde yarım saat mayalandırıyoruz. 50 derecede ısıtılmış fırında olabilir. 
Mayalanma süresi sonunda yumurta sarısı sürüp susam ve çörekotu serpiyoruz. 170-180 derecede ısıtılmış fırında kızarana kadar pişiriyoruz. 
* Bu tip tüm hamur işlerinde fırından çıkar çıkmaz temiz mutfak beziyle anne usulü sarıp sarmalamak yumuşaklığı korumamızı sağlıyor.
* Kıymetinizi bilenlerin kıymetini bilin...

9 Nisan 2013 Salı

Afilli Yufkalı Köfte

Eveeet, huzurlarınızda bi nevi ev yapımı kebap sayılabilecek afilli bir yemek... Görüntünün aksine yapımı son derece kolay ve zevkli.. Tarif Elif Korkmazel'in "Elif'in Yemek Notları" adlı kitabından. Birkaç ufak değişiklik yaparak uyguladığım tarifi kendi ölçülerimle yazıcam. Bu kitabı aldığım ilk günden beri bu tarifi hep zevkle uyguladım, kızım da bu yemeğe bayılıyor. Geçen yılbaşı bizim ana yemeğimizdi kendileri, fotoğrafları gören kardeşim nicedir bu tarifi eklememi bekliyordu :) Buyruuunnnn :)
Kızımla bazı akşamlar oynadığımız sevimli bir oyunumuz var: Mutfağımızda pişen lezzetlere göre mutfağımız kızımın keşfettiği ve beni götürdüğü bir restorana dönüşüyor. Kimi zaman hamburgerci, kimi zaman pizzacı, kimi zaman makarnacı, tatlıcı... Elbette ben her seferinde kızımın keşfettiği bu yeni yere bayılıyorummm... Tahmin edebileceğiniz gibi bu akşam kebapçıdayız.. Ben yine bu yeni yere bayıldım bayılmasına da; yani şu fotoğraf daha güzel çıksın diye kızarttığım patatesler bu sefer yemeğimden daha çok sükse yaptı!! Kızkardeşimin keşfi, afilli patates doğrama aletiyle kıvırcık makarna gibi doğradığım patatesler assolisti gölgede bıraktı. Okuldan gelen kuzu önce kokuyu takip etti, sonra fırına baktı, ardından bir yuppiii!! Ne zamana kadar? Yemeği fotoğraflamam bitene kadar. Patatesleri görüp de tattığı an kaç zamandır yap diye tutturduğu caaanım yemeğin pabucu dama atıldı.. Kebapçı oldu patatesçiii ... Siz siz olun 2 assolisti bir ipte yürütmeyin :)

Malzemeler:
Buradaki ölçü 2-3 kişiyi doyurur. İstediğiniz gibi arttırabilirsiniz.
1 yufka
250-300 gr kıyma
1 yumurta
1 orta boy soğan
3 yemek kaşığı galeta unu ( yada 4 dilim robotta çekilmiş bayat ekmek içi)
1 tutam maydanoz
1'er çay kaşığı karabiber,kimyon ve tuz
Çöp şiş

Yapılışı:
Öncelikle soğan ve maydanozu rondodan geçiriyoruz. Sonrasında yufka dışındaki tüm malzemeleri güzelce yoğuruyoruz. Yufkamızı tezgaha serip 2' ye katlıyoruz. Düz kenarı boyunca köftemizi büyük bir rulo halinde koyuyoruz. Çok gevşek olmayacak şekilde güzelce sarıyoruz. En uçtaki kısımlara su sürerek birbirlerine yapışmalarını sağlıyoruz. Keskin bir bıçakla 3 cm eninde kesiyoruz.  Yani 2 parmak kalınlığında.
Sonrasında bu yufkalı köfteleri 4'lü şekilde çöp şişlere dik konumda geçiriyoruz. Yani kıymalı kısımlar altta ve üstte kalıcak. 
Önceden 180 derecede ısıtılmış fırında kızarana kadar pişiriyoruz. Ben yağlı kağıt serili bir tepside pişirdim. Altının da üstünün de güzelce pişmiş olduğundan emin olalım.

*Bu köfteleri yoğurtla yemek lezzet açısından bütünleyici oluyor. O yüzden yoğurtlu semizotu yaptım yanına, seviyorsanız sarımsaklı yoğurt da tercih edebilirsiniz. Köftelerin üzerine de salçalı yada domatesli bir sos yapabilirsiniz.
*Süslü bir patates bu güzel yemekten rol çaldı, ufak tefek mutfak aletlerini yabana atmayalım, bakın ne büyük bir fark yaratabiliyoruz... Sevgiler...

8 Nisan 2013 Pazartesi

Kabak Sıyırma

Fotoğrafın çok da başarılı olmamasını lütfen sabırsızlığıma verin. Dayanamadım, dumanı üstünde paylaşmak istedim. Bu yemek daha böyle patlamamışken sevgili Serap Ablamın  www.lezzetlisomunlar.blogspot.com, keşfedip anlattığı, zevkle yenilecek bir kabak yemeğini bizlere kazandırdığı bu muhteşem lezzeti, henüz denemeyen varsa diye ben de paylaşmak istedim. Ablacım, ben senin sayende tanıdım ve çok sevdim bu yemeği, tekrar buradan da sana çoook teşekkür ederim. Kuzuyla bayıla bayıla yiyoruz :)
Kabak sevmeyenleri bu yemekle kandırabileceğinizi düşünüyorum. Davet sofralarına müthiş bir meze, salata... artık adına ne derseniz olur. Yada bizim gibi ana yemek olarak afiyetle yiyebilirsiniz. Tanıyıp aynı şekilde pişire pişire artık sıkıldığımız yemeklerin böyle allanıp pullanıp karşımıza bambaşka çıkmasına bayılıyorum. Acaba bu durum çocukluğumuza damgasını vuran Türk filmlerindeki, kadınların müthiş değişimleriyle karşılarındaki adamları şaşkına çevirmesiyle mi alakalı bilemiyorum?! Hani kadın bambaşka biri olunca adam da ona aşık oluverir ya, sizin de etrafınızda kabağı görmezden gelen, yemekten saymayanlar varsa, olur ya bu allı pullu haline aşık oluverir belli mi olur? Yapması son derece kolay ve pişmesi de aynı derecede hızlı. Yani tek zorluğu kabakları sebze soyucuyla doğramak diyeyim gerisini siz düşünün :) Benim yaptığım Serap Ablamınkinden çok az farklı, küçük hanımın sarımsakla pek başı hoş olmadığı için sarımsak eklemedim, muhakkak sarımsakla daha lezizdir. Bir de taze soğan kullandım. İnanın her hali nefisss..  Bu ölçüler 2 kişiliktir, meze olarak tüketecekseniz yeterli gelir, ama ana yemek olarak daha fazla kişi için 2 katını yapın. 

Malzemeler:
3 tane girit kabağı( yoksa normal kabak da olur)
3 sap taze soğan
1 yemek kaşığı pirinç
1/2 demet dereotu
1 kesmeşeker
1/2 limonun suyu
1/2 çay bardağı su

Yapılışı:
Kabakları soyuyoruz. ( Yaz kabaklarının kabuklarını da kullanabiliriz bence). Sebze soyucuyla güzelce dilimliyoruz. İncecik kabak dilimlerimiz oluyor böylece, tıpkı kabuğunu soyarken yaptığımız gibi sebze soyucuyla kabağı boydan boya sıyırıyoruz yani. Onları 1/2 limon sıktığımız bir kapta biriktirirsek bu limonu içlerine çekiyorlar ve çok lezzetli oluyorlar. (Bu küçük ayrıntı yemeği çok nefis yapıyor Serap ablacım ;)) Bir karnıyarık veya pilav tenceresinde ince ince doğradığımız taze soğanları biraz zeytinyağında hafifçe çeviriyoruz. Çok kavurmuyoruz, 1-2 çevirsek yeter. Limon suyuyla beraber kabakları, pirinci, şekeri ekliyoruz. Şöyle bir alt üst ediyoruz. Kabaklarımız çok su salarsa kendi suyu yeterli gelebilir ama benim 1/2 çay bardağı su eklemem gerekti. 
Bir de çok çekirdekli kısımlarını bu yemekte kullanmıyoruz, benim kabaklarım çok çekirdekli çıkmadı :) 
Belli bir aşamadan sonra sadece tencereyi sallayarak karıştırıyoruz yemeğimizi ki afilli şekilleri bozulup parçalanmasın. Pişmesine yakın incecik kıydığımız dereotunu ekliyoruz. 

* İsterseniz Serap Ablamın blogunu ziyaret ederek işin ustasının tarifini uygulayabilirsiniz, leziz olduğuna şüphem yok :)
* Yani bazı şeylerin de kıymetini allanıp pullanmadan önce bilebilsek diyorum :)

Havalı Ev Kurabiyesi

Anne-kız dergi karıştırırlar. Bir marketteki ürünlerin tanıtıldığı dergide harfli bisküvileri gören kuzu heyecanlanır :
-Anne bunlardan alalım çok güzel. Anne cevaplar:
-Ben yaparım sana yavrucum boşver onları. Kuzudan jet cevap:
-Hadi yapalım anne!!! Yapalım kuzucum, hem akşama kadar gezelim, hem ödevleri bitirelim, hem kurabiye yapalım. Pek çoğunuza yabancı değil di mi bu diyaloglar? Sırf onlar mutlu olsunlar diye neler neler yaparız biz... İster büyük olsunlar ister küçük farketmez, bizim gözümüzde hep o minik halleri... Misal benim annem; her telefonda "aman yavrum boğazına bak", sırf şuraya eklediğim tariflere baksanız en azından aç kalmadığımı anlarsınız :) Ama annelik işte; benim bir türlü dümdüz göremeyip yok etmek istediğim göbüşüm onun için yokkk!! "Bişey yemiyosun ki sen!" İşte böyle, hepimiz annelerimizin kuzularıyız hala :)
Harfli bisküvilere takıldık ya, bizim harfli kurabiye kalıpları minicikmiş meğersem; ne yaptıysak çıkmadı hamur içinden. Çareler tükenir mi? Asla! Oyun hamuru kalıplarıyla harflerimizi yaptık. Hayvancıkların esin kaynağı bu ayki Lezzet dergisi, şekil olarak orada ayıcıklar vardı, benim kuzu hızını alamadı, hayvanat bahçesi yaptı :) Hamur olarak ise güzel komşularımdan sevgili Emel Ablamın, tarif defterime yerleşmiş Ev Kurabiyesi tarifini kullandım. Hamura 1 portakal kabuğu rendesi ilave ettim kendimce ve hem şekilli, hem leziz mi leziz kurabiyelerimiz oldu. Tarifte normalde kabartma tozu vardı, ama ben kullanmadım. Şekillerin bozulmaması adına bu kararımdan memnun kaldım. 
Siz de havalı ve leziz bir ev kurabiyesi yapmak isterseniz bakın görsel hafızanıza yerleşmiş ne hazineler keşfedilmeyi bekliyor :) 

Malzemeler:
125 gr yumuşak margarin veya tereyağı
2 yumurta ( 1'inin beyazı üzerine sürmek için)
1 su bardağından 1 parmak eksik pudra şekeri( toz şeker de olabilir)
3 su bardağı un
1 portakal kabuğu rendesi

Yapılışı:
Yağ, yumurta ve şekeri elimizle şöyle bir karıştırıyoruz.Portakal kabuğu rendesini ekliyoruz.
Unu azar azar, hamura yedire yedire ilave ediyoruz. Merdaneyle aşırı inceltmeyerek  açıyoruz ve istediğimiz kalıplarla şekillendiriyoruz.Üzerlerine yumurta beyazı sürüp toz şeker serpiyoruz.
Ayıcıklar için; önce ceviz büyüklüğünde bir hamuru elimizle yuvarlak olacak şekilde bastırarak şekillendiriyoruz. Üzerine minik bir hamuru yine aynı şekilde hazırlayıp burun yerini oluşturuyoruz. Kulakları da kafaya monte edip yumurta beyazı sürüp toz şeker serperek 170 derece ıstılmış fırında beyaz kalacak şekilde 10-12 dk pişiriyoruz. Ayıcık yaptıysanız kurabiyeler sıcakken gözler için 2 damla çikolatayı kurabiyeye bastırın. Burun için de aynı şeyi yapabilirsiniz, yada renkli bir şeker tercih edebilirsiniz. 
* Vallahi en güzel şekilleri kızım yaptı, siz de iyisi mi onlara yaptırın. 
* Ev kurabiyesinden de havalı kurabiye oluurr, hem daha lezzetli oluurr :) 
* Hayatın her türlü koşturmacasına yetecek enerjiniz bol olsun :))