20 Ocak 2014 Pazartesi

Lokum Görünümlü Kek



Tarifi aldığım www.umutsepetim.com 'da adı İngiliz Kek. Bir İngiliz tarifi midir bilmiyorum ama ben Lokum Görünümlü Kek ismini daha çok yakıştırdım, bu arada tarif için çok teşekkür ederim. 
Beni yakından tanıyan arkadaşlarım bilirler, bazı isimleri bazı yüzlerle bağdaştıramıyorum. Sanki başka bişey olmalıymış adı gibi geliyor. Burada örnek veremeyeceğim elbette :) Bu kekin adını değiştirmem de bu huyumdan mütevellit. İlk bakışta sanki bir tabak dolusu lokum var gibi. Direk lokum kek diyince beklenti çıtasını da çok yükseltmiş olmak istemem. Ama gerçekten çook hafif ve farklı bir kek. Mutlaka deneyin derim. 
Dikdörtgen borcam olarak orta boy tercih edin, böylece kabarmış kekler elde edersiniz. 

Malzemeler:
2 yumurta
1 su bardağından 1 parmak eksik şeker
1 çay bardağı süt
1 çay bardağı sıvıyağ
1 su bardağından 1 parmak fazla un ( bardak boyuna göre değişebilir, az gelirse biraz daha ekleyin)
1 pkt kabartma tozu 
1 pkt vanilya ( ben kullanmıyorum)
Ben ilave olarak biraz limon kabuğu rendesi ekledim, dilerseniz ekleyebilirsiniz.

Sosu: 1,5 su bardağı süt (1 su bardağı yetti bana)
         1,5 çorba kaşığı kakao
         2 yemek kaşığı toz şeker

Kekleri bulamak için: 1 su bardağı hindistan cevizi

Yapılışı: Öncelikle  kekimizi hazırlıyoruz. Yumurtalar ve şekeri iyice çırpıyoruz ( yak. 5 dk) Süt ve sıvıyağı ekleyip çırpmaya devam ediyoruz. Un ve kabartma tozunu ekledikten sonra hafifçe karıştırıp yağlı kağıt serdiğimiz dikdörtgen borcama döküyoruz. 180 derecede önceden ısıtılmış fırında pişiriyoruz. Sonrasında ılınmaya bırakıyoruz.

Sos malzemelerini yayvan ve geniş bir tabakta iyice karıştırıyoruz. Yine yayvan ve geniş bir tabağa hindistan cevizini alıyoruz. 

Muhakkak ılınmasını bekleyerek kekimizi kağıttan ayırıyoruz. Eşit kare dilimler halinde dilimliyoruz. Her bir dilimin her yerini önce kakaolu sos karışımına sonra hindistan cevizine buluyoruz. Servis tabağına alıyoruz. 
Eğer bir gün içinde tamamını tüketemezseniz dolapta saklayın, tadı değişebilir yoksa. 

*Adıyla yüzü, özüyle sözü bir insanlar eksilmesin hayatlarımızdan. İyi haftalar.


17 Ocak 2014 Cuma

Balkabağı Çorbası




Kış geldi geleli çorbalar sofralardan eksilmez oldu. Ne yemek olursa olsun insan şöyle sıcacık bir çorbayla içini ısıtmak istiyor önce. Kışın yaratıcılığımızı kullanabileceğimiz en verimli alan çorbalar sanırım. Bu çorba için ya ilk görüşte aşk ya da mümkünse bir daha görüşmeyelim diyebiliriz, arası yok :) Hafif tatlımsı evet ama damağı tırmalayacak derecede değil. Tabi bu bizim damak zevkimize göre bir değerlendirme. Ancak balkabağının son günlerdeki zengin kullanım alanlarını düşünecek olursanız çorba neden olmasın? Belki yarım ölçüyle deneyip ona göre değerlendirmek ilk kez deneyecekler için mantıklı olabilir. Tarif Ebru Şallı'dan. Onun ölçüleriyle çok koyu kıvamlı bir çorba elde ettiğim için ben su miktarını biraz daha arttırdım. Siz koyu kıvamlı çorbalardan hoşlanıyorsanız su miktarını kontrollü ekleyin derim.

Malzemeler:
1/2 kg ayıklanmış ve iri parçalar halinde doğranmış balkabağı
1 küçük boy iri parçalar halinde doğranmış patates
1 küçük boy soğan ( irice doğranmış)
Yaklaşık 1 lt su ( sevdiğiniz kıvamı yakalayana dek kontrollü olarak ekleyin)
50 ml süt
Tuz, karabiber ( çocuklar için yaparken karabiber eklemeyebilirsiniz)
Zeytinyağı

Yapılışı:
Zeytinyağıyla beraber irice doğranmış balkabağı, patates ve soğanı tencereye alıyoruz. Birkaç dakika çevirdikten sonra suyu ekliyoruz. Tuz ve dilerseniz karabiber ilavesiyle pişmeye bırakıyoruz. Sebzeler çok çabuk yumuşadıkları için normal tencerede de kısa sürede hazır olacaktır. Sebzeler iyice yumuşadıklarında çorbayı blender'dan geçiriyoruz. Süt ilave edip son kez bir taşım daha pişiriyoruz. 

* Çorbasız sofra, aşksız kalp kalmasın. Mutlu haftasonları... 

11 Ocak 2014 Cumartesi

Lor Peynirli Muffin



Okul çağında çocuklarınız varsa evde ve yanlarına okulda yemesi için bişeyler koyuyorsanız ya da okul dönüşü atıştırsın diye hazırlamak istiyorsanız işte bu muffinler birebir. İç malzemesi olarak dilediğiniz ekleme ve çıkarmayı yapabilirsiniz. Ispanaklı, pazılı, patatesli vs gibi... 
Yapması öyle pratik ki, çoğu kez en son ana bırakıp sıcak sıcak koyuyorum beslenme çantasına. Tam buğday unu kullanarak daha da sağlıklı hale getirmek de mümkün. Evde kalmadığı için ben beyaz un kullandım. 
Pratik 5 çayı sofralarını es geçtiğimi sanmayın, poğaçayla uğraşacak vaktiniz olmadığında ona yaklaşık bir lezzet elde etmenin en pratik yolu bu tuzlu keklerden geçiyor. Elinizi bile kirletmeden şipşak hazır. 
Zaten gönül yapmak istedikten sonra bahane aramaya ne hacet değil mi? 
Buradaki ölçülerle 8 adet muffin elde ediyoruz, fazlası için ölçüyü arttırmalısınız. 

Malzemeler:
1 yumurta
1/2 türk kahvesi fincanı zeytinyağı
1 ajda çay bardağı yoğurt ( hem sulu hem katı kısmından)
1 dolu su bardağı un
1/2 pkt kabartma tozu
1 çay kaşığı tuz
1/2 demet maydanoz ( küçük demet)
1/2 demet dereotu ( küçük demet)
1/2 su bardağından 1 parmak fazla lor ( dilediğiniz başka tür peynir de olabilir. Lor fazla yağlı olmadığı ve tadı da çok baskın olmadığı için bizim kuzunun damak zevkine daha çok uyuyor)

Üzerine: Susam ve çörekotu

Yapılışı:
Öncelikle yumurtayı kabaca elde çırpıyoruz. Yoğurt ve zeytinyağını ekleyip yine çırpıyoruz. En son ince kıyılmış yeşillikler olmak üzere tüm malzemeyi ekleyerek hafifçe karıştırıyoruz ve muffin kağıtlarına paylaştırıyoruz. Üzerlerine susam ve çörekotu serpiyoruz.  Önceden 170 derecede ısıtılmış fırında kabarıp hafif kızarana kadar pişiriyoruz. Kürdan testini lor kullandıysanız bu kekler için de uygulayabilirsiniz. 

*Geçmişin gölgesinden sıyrılıp geçmişi tümüyle affedebildiğimiz huzurlu günler dilerim...

7 Ocak 2014 Salı

Tavuk Çorbası



Hastalık mevsimi hayırlısıyla açıldı. Etrafımda hasta olmayan kimse yok gibi. Kuzum da bunlara dahil malesef. Elim ilaçlara gitmiyo bi türlü. Doğal olan ne varsa ona sarılıyorum. Umarım durumu böyle kurtarabiliriz. Kendi çocukluğumu hatırlıyorum. Hastalıktan kafamı kaldıramadığım zamanlarda annem bilirdi ki boğazımdan çorbadan başkası geçmez. Onu bile zorla da olsa içirmek için uğraşır da uğraşırdı. Hadi yavrum bi kaşık daha, bak nasıl iyileşiceksin bunu yiyince. Ama yemezsen iyileşemezsin yavrucum... Hadi benim için bi lokma daha... 
Bu cümleleri aynen kendi kızıma söylerken buldum kendimi bu akşam :) Bu çocuk yese yese çorba yer dedim. Tavuk çorbası sihirlidir, içeni iyileştirir dedim. Vallahi dedim :) Yıllardır güvenilir tavuk satışı yapan tavukçuma koşturdum ve tavuk alıp eve gelir gelmez bu çorbayı soframıza kondurdum. 
Tavuklar eski tavuklar değil biliyorum ama sarsılmaz inancımın peşinden yine koştum, şifa olacağına inanarak afiyetle içtik çorbalarımızı. Kimbilir belki buna inanmaktır iyileştiren ne dersiniz? 

Malzemeler:
4 adet tavuk baget (400 gr geldi ağırlığı, baget yerine göğüs ya da  bütün tavuk da kullanabilirsiniz)
600 ml su
1 orta boy soğan
1 çay k. tuz
2 dolu çorba kaşığı un
5 dolu çorba kaşığı yoğurt

Yapılışı:
Öncelikle tavukları yıkayarak su ve bütün soğanla birlikte düdüklüye alıyoruz. Tuzu da ekleyerek pişmeye bırakıyoruz. 20 dk'da pişti benim tavuklarım. Soğuyunca küçük parçalar halinde didikliyoruz. 
Düdüklüdeki tavuk suyunu da süzgeçten geçiriyoruz. Bu safhada 650 ml tavuk suyum vardı.
Tencereye yoğurt ve unu alarak altını açmadan el çırpıcısıyla iyice karıştırıyoruz. Sonra kısık ateşte karıştırmayı hiç bırakmadan biraz çeviriyoruz. Tavuk suyunu azar azar eklerken karıştırmayı da sürdürüyoruz. Bu şekilde hiç topaklanmadan pürüzsüz bir karışım elde ediyoruz. Yine de topaklanırsa blender'dan geçirebilirsiniz. Yoğurtla yaptığınız hiçbir çorbaya tuzu karışım kaynamadan eklemeyin, çorbanız kesilir. 
Sonrasında didiklediğimiz tavukları ekliyoruz. Ben 1 avuç kadarını buzluğa kaldırdım. Siz dilerseniz hepsini ekleyebilirsiniz. Birkaç kez daha fokurdattıktan sonra çorbamız da kıvamını bulmuş oluyor. Bu çorba su gibiden ziyade hafif kıvamlı bir çorba oluyor, siz daha sulu bir kıvam isterseniz biraz daha su ilave edebilirsiniz.
Çorbaya tuz eklerken tavuk suyuna eklediğimiz tuzu unutmayalım.
İçine ilaveten yağ eklemiyorum, dilerseniz yağda kızdırılmış nane ile servis edebilirsiniz.
2 silme çorba kaşığı tel şehriye ekleyerek daha besleyici hale getirebilirsiniz.

*İçinizi ısıtan şifalı çorbalar ve sıcacık muhabbetlerle dolu bir hafta olsun...



5 Ocak 2014 Pazar

Mandalinalı Yerelması


Takvimler yenilendi, yeni kararlar alındı, spora başlandı ya da başlanacak, evet evet diyete de başlamalı :) Gecikmeli de olsa herkese çok mutlu bir yeni yıl diliyorum. Pek çoğumuz yukardakileri yapmak için söz verdik kendimize, ya da diğer başka konularda... Geride  bıraktığımız yılla pek iyi anlaşan olmadı sanırım, ben de kendimi bu gruba koyabilirim rahatlıkla. Umuyorum ki bu yıl öncekinden güzel ve huzurlu olsun. 
Bu yıl kendimden beklentilerim var elbette; bloguma daha sık uğramak da bunların arasında sayılabilir. Uzun ayrılıklar yaşıyoruz, oysa mutfaktaki çalışmalarım, sofralarım tam gaz devam ediyor. Üstelik büyük bir zevkle devam ediyor, dilerim bu yıl daha sıklıkla düşer mutfağımdaki denemelerim buraya :) 
Yerelması çok sık tükettiğimiz bir yiyecek değil. Tadındaki nötrlük buna sebep sanıyorum. Oysa hem çiğ yemeye hem zeytinyağlı yemeğine bayılıyorum ben. Kerevizi severek yiyen çocukların da seveceğine inanıyorum. Benim kuzum severek yedi bu sebeple. 

Malzemeler:
1/2 kg yerelması
1 orta boy soğan ( yemeklik doğranmış)
1 orta boy havuç ( yarım daire şeklinde ince doğranmış)
1 orta boy patates ( küp küp doğranmış)
1 kesmeşeker
1 tatlı kaşığı pirinç
1 limonun suyu
1 su bardağından 1 parmak eksik su
1 mandalinanın suyu

Yapılışı:
Yerelmalarının kabuklarını soyuyoruz, yıkıyoruz, dilediğimiz şekilde doğruyoruz  ve yarım limon suyu eklenmiş suya bırakıyoruz. 
Soğanımızı zeytinyağında biraz kavuruyoruz. Sonra havuçları ekliyoruz biraz daha kavuruyoruz. Yerelması ve patatesleri de ekleyerek 1-2 dk soteliyoruz. Pirinci serpiştirip mandalina suyunu da ilave ediyoruz. Tuzunu ayarlayıp suyunu da ekleyince en son şeker ve yarım limon suyunu ilave edip şöyle bir karıştırdıktan sonra kısık ateşte yumuşayana kadar pişmeye bırakıyoruz. Sonrasında suyunun büyük kısmını çekmiş oluyor ve hafif suyu kalıyor, mutlaka en az yarım saat dinlendirip öyle servis ediyoruz.

* İster ana yemek ister masanızda alternatif bir zeytinyağlı olarak bu sağlıklı meyveyi muhakkak tüketin derim. 
*Gerçek anlamıyla yenilenebildiğiniz bir yıl dilerim :)